Madem her şeyi paylaşıyoruz; uzun zamandır kafamı kurcalayan İstanbul’da ev sahibi olabilme konusunda da buraya bir şeyler karalamak istedim. Istanbul ‘a geleli ve yerleşeli bu sene itibarıyla 11 yıl oluyor, üniversite için gelmiştim aslında ama kendimi bu kocaman şehirde yerleşik buldum, hangimiz gerçekten İstanbulluyuz ki?
Üniversite için Istanbul ‘a gelmiş veya iş için bir şekilde yolu Istanbul ile kesişmiş herkesin benimle benzer sorunları yaşadığını tahmin ediyorum. Bu yazımda kiralar, ev alabilme durumları ve semtlerin temel sorunlarından bahsedeceğim, sizin de muhtemelen kafanızda benzer şeyler vardır, belki kendinizi bulursunuz bu yazıda :)
Ev Almalı mı?
Çoğumuzun kafasında bu soru var evet, gerek etraftan gelen baskı, gerekse sizin iç sesiniz düzenli bir aileden vs geldiyseniz ev almanız gerektiğini söyler. Ev almazsanız sanki boş yaşıyormuşsunuz veya kazandığınız tüm parayı harcıyormuşsunuz gibi hissedebilirsiniz, tabii her ay evsahibinin hesabına yatırdığınız ve çok dokunan kira da bunda etken. “Neden bunca parayı her ay veriyorum?” diye illa ki düşünüyorsunuzdur siz de. Bu durumdan sonra da “Evet artık ben de ev almalıyım” diye düşünebilirsiniz, “10 yıllık krediye girerim, kira öder gibi öderim ve ev sahibi olurum, hem zaten Istanbul ‘da nereden ev alırsan al değerleniyor.” diye de arkası gelir bu düşüncenin. Sonra başlarsınız ev aramaya, nereden almalı, ne kadar ödeyebilirim, 5 yıl sonra ortalama yaşamım nasıl olur, çoluk çocuk olursa işler nasıl olacak? diye de düşünürsünüz.
Nereden Almalı?
Ben 1 yıl Okmeydanı, 8 yıl Üsküdar ‘da, 1 yıl Nişantaşı, 6 ay Halkalı ‘da yaşadım, yaklaşık 2 yıldır da Bostancı ‘da yaşıyorum. Çoğu semt değiştirme sebebim iş idi, hem Anadolu hem de Avrupa yakasında ikamet etme şansım oldu, bence herkes alışkın olduğu yeri seviyor ama ben Anadolu yakasını asla Avrupa ‘ya değişmem, hem insanı daha uyumlu, hem de trafiği daha az. En azından pazar günü arabayla dışarıya çıkabiliyorsunuz, özellikle Halkalı bölgesinde otururken artık şehirden nefret etme konumuna gelmiştim. Hepsi hakkında şöyle kısaca yazmam gerekirse:
Okmeydanı: Üniversitenin ilk yılında burada özel bir yurtta kaldım, o dönem Istanbul bu kadar büyük değildi, metrobüs vs yoktu, şimdi şehrin çok daha ortasında kaldı, ama haberlerde izlediğim kadarıyla nüfus daha da karışmış görünüyor. Ulaşım için belki alınabilir ama ben tercih etmezdim.
Üsküdar: Yurttan sonra Üsküdar ‘da eve çıktım ve 3 ev değiştirdim, biraz yokuşlu yolları olmasına rağmen hala en sevdiğim semtlerdendir, ulaşımı bence Beşiktaş ile beraber en iyi semt. Deniz yoluyla Taksim’e, İnönü Stadı ‘na, Sirkeci ‘ye vs her yere ulaşabiliyorsunuz, tramvay, metrobüs bağlantılarını yapabiliyorsunuz. Marmaray da geldi, yalnız Marmaray ‘ın gelmesi Üsküdar ‘ı çok değiştirdi, kalabalık çok arttı, bu daha kozmopolit bir yapının semtte olmasına yol açtı, eskisi kadar kendi içinde bir semt değil Üsküdar. Kiralar ve satılık evlerin de fiyatları uçtu. Şu anda ortalama kiralık bir ev 1300TL civarında.
Nişantaşı: Her şeyden önce bahsedildiği kadar lüks kokan bir yer değil. Yani ana caddeler evet ama arka caddeleri Istanbul ‘un eski insanlarını barındırıyor. İnsan ve esnaf kalitesi anlamında en iyi yerlerden olduğunu tahmin ediyorum. Karşılaştığınız insanlar size “İyi günler, günaydın, iyi akşamlar vs…” diyorlar, aslında olması gereken bu tür şeyler Istanbul ‘da insanı şaşırtmaya yetiyor, bakkalda karşılaştığınız bir kızla muhabbet ettiğinizde size “asılıyor” gözüyle bakmıyor, tabii tam tersi de geçerli, örnek olması anlamında yazdım. Trafik biraz felç, park yeri bulmak da genelde mucize, son zamanlarda eğlence mekanlarının artmasıyla beraber bu saydıklarım daha da kötüye gitmeye başladı. Kiralar uzun zamandır bakmasam da 2500TL civarında, satılığa ise hiç bakmadım :)
Halkalı: İş için Halkalı ‘da da ikamet ettim, ama klasik Halkalı değil, o yüksek evlerin bulunduğu bölgede Soyak Olimpiakent ‘te kaldım 6 ay kadar. Bölge ilginç, yeni bir şehir gibi, şehrin biraz dışında gibi ama aslında trafik yokken tam 20 dakikada Nişantaşı ‘na gidebiliyordum, ama trafik varken bu süre 2 saati de bulabiliyor. Pazar günleri trafik kilit. Park yeri sorunu yok, sitelerin otoparkları yeterli, tabii evler daha güvenli bu durumda, şehir dışında yaşamak size zor gelmiyorsa, bakkala bile genelde arabayla gittiğiniz bu semtleri öneririm, ama şehir yaşamını seven bana göre değil pek. Tabii çocuklu bir aileyseniz havuzuyla, oyun aletleriyle birden çok cazip hale de gelebilir. Kiralar 1750TLcivarında. Alttaki rakamlar da siteler bölgesi için verilmiş durumda.
Bostancı: Anadolu yakasının Nişantaşı ‘na yakın semti diyebilirim sanırım, Anadolu tarafının insanı kesinlikle daha ılımlı her şeyden önce, tepkileri daha sakin, Avrupa ‘da kavgaya ve bağırmaya daha yatkın insanlar. Sakin bir mizacınız varsa Anadolu yakasını öneriyorum, Bostancı çok şehrin merkezinde değil ama şehir merkezine de 20 dakika uzaklıkta, kendi çarşısı bulunan, sahilinde yürünebilen, koşulabilen, rahatça hareket edebileceğiniz biraz içine kapanık ama güzel, sessiz bir semt. Toplu ulaşım anlamında deniz otobüsleri harika bu arada, her gün kullanıyorum :) Trafik, Bağdat Caddesi ‘ne çok çıkmadığınız sürece akıcı sayılabilir, park yeri biraz sıkıntılı, ama eski Üsküdar gibi güzel bir semt.
Kısaca toparlamak gerekirse, benim gibi şehir yaşamından hoşlanıyorsanız, çok şehrin dışında olmaktansa arabasız bir şeyler yapabilmek istiyorsanız, semtiniz kendine yetebilsin istiyorsanız Kadıköy’den Maltepe bölgesine kadar olan bölgeden ev alınır. Avrupa Yakası ‘nda ise Beşiktaş bölgesi ev alınabilecek bölgelerden. Tabii ilk başta söylediğim gibi pek çok alan var, genelde insanlar nerelerde mutlu iseler o bölgeleri seçiyorlar, ev alma durumunda ise bölgelerinden çok uzaklaşmak istemiyorlar. Bu arada üstteki rakamlar gibi semtlerin incelendiği güzel bir site buldum tavsiye ederim, özellikle Istanbul ‘u hiç bilmeyenlere: Emlak Devri
Peki Nasıl Ev Alınır?
Alınmaz. Şaka bir yana ne zaman ev nasıl alınır diye biraz piyasaya göz atsam böyle diyorum kendi kendime. Konut krediler son yıllarda oldukça artış gösterdi, bu maaşlı çalışanları daha da zorlayan bir durum oldu, gelin beraber inceleyelim:
Evli olduğunuzu düşünüyorum, tek maaş ile bahsettiğim yerlerden ev almak neredeyse imkansız.
Ortalama bir üniversite mezunu çalışanın maaşı: 3000TL
Ortalama verilen kira: 1000TL
Ortalama mutfak + fatura giderleri: 800TL
Yakıt masrafları: 200TL
Gördüğünüz gibi kabaca bir hesapla sadece temel giderler 2000TL, kredi kartının da en az 1000TL olduğunu Türkiye İstatistik Kurumu bile söylüyor :) Yani maaş bitti. Kaldı eşin maaşı, diyelim ki 3000TL.
Peki bu semtlerde evler ne kadar? 3 oda 1 salon, en az 110 metrekare, oturulabilir bir ev bu semtlerde en az 380-400bin TL. Yani peşinat olarak 100bin TL ‘niz bile olsa 10 yıl boyunca ortalama ayda 4300TL ödemeniz gerekiyor şu andaki faiz oranlarıyla. Bu durumda ne oldu bakın, alamıyorsunuz :) Maaşlara zam gelecek diye düşünebilirsiniz, ama çocuk ekstrası masrafı bunu zaten nötrleyecek, dış semtlere çıkayım diyeceksiniz, bu sefer mutlu olmama olasılığınız olan bir hayat karşınıza gelecek. Biraz çıkmaz sokak bir durum. Daha uygun evlere gidebilirsiniz belki ama neden ev almak için bu kadar zorluğa katlanmak zorundasınız?
Sonuç:
Tüm bu düşünceler ve araştırmalardan sonra tekrar ilk soruya geliyorsunuz, ev almalı mı? Kirada mutlu mesut yaşarken bunca uğraş niye diye düşünebilirsiniz, alıp almamak size kalmış, pek çok arkadaşım şehir dışından ev alıp mutlu olmadı ama siz onlardan olmayabilirsiniz de. Ben diyeyim Istanbul çok pahalı, siz deyin çok az para kazanıyoruz, ülkenin içinde bulunduğu durum ortada, herkes aynı koşullarda yaşamıyor ne yazık ki… Herkesin Istanbul ‘a gelmek zorunda olmadığı bir ülke düşleyerek kapatıyorum yazımı…
14 comments
Eline sağlık, hem ev alma detayları hem de İstanbul'un iki yakasının karşılaştırılması açısından verimli bir yazı olmuş. Bir muhalif olacağım konu Halkalı'da kaldığın Soyak Olimpiakent en pahalılarından, etrafındaki sitelerde yarı fiyatına kadar kiralık bulabiliyorsun. Çok takip ettim oradan biliyorum :)
Ben de aynı sorunsal içinde koştururken takip ettiğim bölgelerden biri olan Sefaköy'de bir anda çok kelepir bir şekilde ev almak kısmet oldu. Fikriniz ne olursa olsun 5 dakikada değişir bütün işler.
Soyak aslında en pahalılarından değil, yanında bir Avrupa Konutları vardı ki aklım almıyordu :) Tabii yine bölgenin iyilerinden, yine de uzak dursun :)
Bu arada ev hayırlı olsun :)
Yeni yapılan Avrupa Konutları'nı diyorsan haklısın ama onlar yeni :) Teşekkür ederim, darısı başına :)
Valla üstadım düşüncelerime tercüman olmuşsun. Bende bu sebeplerden ev almak istemeyen kesimdenim. Ne yapalım ailedende al olum şu 400bini al kendine bir ev diyecek durum yok. Emekli öğretmen çocuğunun durumu belli. İstediğimiz semtlerde min. Alınabilecek ev fiyatları 500 bin gibi olunca Bostancıda kirada oturuyor olmak brni mutlu ediyor. Farklı bir alternatif düşünüyorum. Örneğin eşimle Kaş 'a hayranız. Gelecek için illa bşr ev olsun dersek150.000 e Kaşta hsrika manzaralı sıfır 120m2 evler var. Yatırımsa oda yatırım. Hem yazın haftalık kiraya verince yıllık kredinin 4 te 3 ünü çıkarma şansında var. Emekli oluncada zaten ne işim var İstanbulda… Bunuda bir düşünün derim..
Komşuymuşuz :) Tatil yerlerinde ev almak bence de mantıklı ama Istanbul 'daki evin değer kazanması daha hızlı… Zor karar.
Ev konusu biraz da şans işi bence. Yaşamak istediğin bölgede eski ve bakımlı kelepir yerler bulunabilir.İşte o durumda 150-200 bin verilir. Olmadı biraz daha lüks sayılabilecek evde 1000-1500 kiraya oturulur. Ayrıca 30-35 yaşında gidip 300-400 bin ve üzerine ev almak çok fantastik bir hareket, (tabi destek almadan). Çeyrek ömür peşinat biriktirilir. Geri kalan 3 çeyrekte de kredi ödenir. Allah yardımcımız olsun :)
Aylık 2000 lirayı bireysel emekliliğe yatırın, 15 yıl sonra rahat rahat ev alacak para sahibi olursunuz.
İstanbul'daki balon gayrimenkul patlayinca emin olun ayağa düşer 300 milyar istenen Evler. Allah'in terk ettiği yerde istenen Fiyatları görüyorum da Amerika'dan gelip inceleyen uzman ekip bile şaşıp kalmıştı. Bu rakamlara Miami de ev alırsınız falan diyordu ki dogrudur.
İstanbul'daki asıl sorun Fatih'in dediği gibi nüfus. Aslında Türkiye'nin genel sorunu nüfus. Üretim olmayan bir ülkede bu kadar insanın hala 3-5 çocuk yapabiliyor olması akıllara zarar.
İstanbul da ev almak şu morgage denen tabirin piyasaya çıkması olan 2004 den sonra zorlaştı. Yani fiyatları fırlattı. Sonra ise şu lüks konutların Ağaoğlu,Dumankaya,Dap yapı gibi piyasaya çıkması ile de hayal oldu. Maltepede ki müthaitler bile benim neyim eksik Ağaoğlundan deyip küçücük daireye 400 bin tl istiyor.
Ortalama üniversite mezunu maaşı 5.000 TL desek, yok 10.000 tl :)))) Kendi arkadaşları arasında ki ortalamayı söyledi sanırım.. Ayıp hocam azıcık halktan kopuk olmayın nerede üniversitelilerin ortalam maaşı 3.000 tl ? var mısın iddiasına ?
EV konusunda fikirlerimi sonra yazacağım..
Ben çevremdekilerden yola çıkarak yazdım yazıda da belirttiğim gibi, tabii ki değişken maaşlar mevcut.
Yaşanacak ve gezilecek yerleri ayırt etmek lazım. İstanbul bence gezilecek bir yer…
İstanbulun ben ……………. noktalı alanları kendi arzunuza göre doldurunuz :D
Cem' in yorumu harika olmuş. Aslında dramatik ve bir milletin kendi kültür hazinesine yapabileceği tüm olumsuz edimlerden sonra o …………..alan doğdu. Ben İstanbulda ev alma taraftarı değilim. Bizim gibiler almamalı diyorum. Yani aylıkla yaşayanlar. Tabi 30-40 bin lira aylıkla yaşayan bir kesimde var ve şu son 5 yılda satılan milyonluk evlerin sayısı benim bu kitlenin nüfusu ve potansiyeli hakkındaki paradigmalarımı değiştirmeme sebep olacak galiba!
Eğer çok garanti ve evladiyelik bir işiniz yoksa bir bölgeden ancak okazyon (yani hop deyip öbür bölgeye taşınırken oturduğunuz süredeki enf. kaybı vs i tölare edecek 1-2 haftada satabileceğiniz hatta cebinize de 40-50 bin TL para koyacak ev) bir konut yakalarsanız alın. Yoksa o proje bu proje çok araştırdım %20-40 köpüklü satılıyor. Buna reklam ve imaj gayrimenkulcülüğü deniyor. Paranın bu fazlalığını bu kandırmacaya veriyorsunuz. Bu sebeple başkalarına göre hele hele eski kiracı olup ev sahibinizde sizden memnunsa o parayı biriktirin daha iyi. Ben şu anda 6 yıl önce almak isteyipde alamadığım evde kirada oturuyorum. seneye evin parası cebimde. Kredi mi aldım hayır. Evi seneye alırmıyım. Hayır. Amaa nakitde kalmak da ayrı bir güven ve keyif! Haa bu arada 4 sene önce bana yakın bir yerden girmediğim bir projede şu anda cebimdeki paranın %40 fazlası prim yaptı. Ama böyle örnek çok az istanbulda şu anda. Çünkü projeler neredeyse 3-4 yıllık primini yapmış en üst fiyatlardan (alındığı için-meşhur fiyatın oluşumunda arz talep dengesi var ya :) çakıldığından dolayı bu örnekler fazla değil. Birde bloda da yazıldığı gibi iş değiştir evi de değiştiri kolay yaparsın yoksa bizim arkadaşlar misali gebze organizeye büyük çekmeceden her gün gelir döner günde 4 saat servis yada arabada ……..olursunuz. Bunu da siz doldurun. Ama yazık olan ekonomisi inşaata bağlanıp yıllardır bu kaderi değiştirmeyen Türkiyenin imar tecavüzünü içselleştirmesi ve bunuda en başta İstanbulda yapması. Ben ataşehirde oturuyorum. İlk 20 sene önceki ataşehir mimarlık ve şehir plancılığı olarak örnektir. ZATEN ÖDÜL ALMIŞ. İmar denilen kavram gerçek teknik ve bilimsel verileri ile yapılmazsa ki örnek istanbul ortaya çıkacak tablo budur. Herkes imar çalışmasının bir tarlanın yada daha önceden yerleşime açılmayan bir alanın parsellenerek bu parsellere de en yüksek katta bina izni ve buradan gelecek rant olduğunu bilinç altında kodladığından özellikle roller değişince bu yönde hareket etmekten kendini alamamaktadır. İmar günümüz kent hayatındaki veriler ve kriterler modellenerek, planlanarak bir alana yerleştirilen insan adedidir. Bu populasyonun bağlı kalınan modellere göre günlük hareketleri ve bu hareket araçları modellenerek ev, yol, ve diğerleri boyutlandırılır. Siz teknik ve sosyolojik verilerle değilde jennifer lopez lansman vizyonuyla yaşayıp "ya naapalım gün para günü para güç diye kazınırsanız ortaya bu çıkar. Bunun en son ve trajik sonuçları Ataşehirde kendini göstermeye başlamıştır. Bu daha başlangıçtır. bir yıl sonra Finans merkezi, Trendist ve Metropol Istanbul tuvaletlerinde de millet çişini yapmaya başlayınca kimse evine gidemeyecek. Yasalar, "uygulamayı yapanın yada dayandığı kural veya yasayı yapanın, aksi bir müsibet sebebi ile kanıtlandığında rücu edecek veya doğacak maddi veya maddiye çevrilebilir manevi cezaları kendi veya yedi ceddinin cebinden ödetecek şekilde yapılmadığı sürece bu fikri başka aklı başka, gönlü başka telden çalan milletden aha anca bu olur. Sebepsiz sonuç yoktur. Allahın Amerikalısı kendi yattığı kalktığı haftasonu çoluk çocuğuyla çeçirdiği habitatını bahçeli tek katlı yapar. Sende onun parasının hayranlığı ile kendine katlı kümes yapar içine trafikten didip giremiyorum diye gıdaklarsın. Durumumuz bu. Hepimizi allah kurtarsın. Çünkü birbirimize bir faydamız olmadığını tarih ve bizler kanıtladık! Bu arada ağaçları sadece havaya aroma veren canlılar sınıfında gören arkadaşlara ağaçların özellikle gündüz karbondioksit ve kiri tutarak havaya direkt oksijen verdiklerini hatırlatmakta fayda var.