Güzel bir Ağustos akşamından selamlar, dün 4. Biontech aşımı oldum, biraz salladı ama yıkılmadım (henüz), hastalığın bu denli arttığı bir dönemde aşı olmadıysan olmanı öneriyorum. Hala bazı insanlarda etkisi çok yüksek ve ağır geçirtiyor, ben de hatırlatmış olayım :)
Bugünkü bültende bulacakların:
-
Hayat Değiştiren 7 Fikir
-
Atari Salonları
-
Norveç’te Bir Hapishane ve Tartışmalar
-
Resmi yazışmalarda en çok hata yapılan 103 kelime!
-
Haftanın Tweeti
Başlayalım…
Hayat Değiştiren 7 Fikir
İddialı bir başlık değil mi? “Builder Mindset” isminde yeni bir kursa başladım, ilk dersinde oldukça güzel görsellerden oluşmuş bu konuyu işliyor, aslında totalde 10 tane ama seninle benim için daha etkileyici olanları paylaşacağım.
1. Yapmadan öğrenemezsin.
Bu kavrama çok inanıyorum, her zaman da inandım. Belki sen de yaşıyorsundur, bir şey öğrenmek istiyorsun: Dijital pazarlama, örgü öğrenmek, gitar çalmak, herhangi bir şey… Çoğumuz ne yapıyoruz, Youtube’a giriyoruz, Udemy’e giriyoruz ve ilgili konuyla ilgili uzmanların çekmiş olduğu videoları izliyoruz. İzliyoruzu olabildiğince kalın yaptım çünkü izlemek kafada bir şey oturtmuyor. Hiç kodlama öğrenmeye çalıştın mı bilmiyorum, izliyorsun izliyorsun ve ne zaman yazman gerekiyor, bomboş bir kafayla ekrana bakıyorsun. Dolayısıyla en iyi öğrenme yapma ile oluyor, önerim bolca pratik yapmak.
2. Tutarlı ol, kötü bile olsa yapa yapa ideale ve daha iyiye gideriz.
Görsel aslında bu durumu şahane anlatıyor, yine pek çoğumuz yeterince iyi yapmadığımız için işleri yarıda bırakıyoruz, başka işe atlıyoruz veya o iyi yapamadığımız konunun vicdan azabını yaşıyoruz. Tutarlılık ve sürdürebilirlik çok kritik, yapmaktan, çalışmaktan vazgeçme.
3. Zoom out.
En sevdiğim kavramlardan bir tanesi de bu, gün içinde çok bunaldığımız anlar olabiliyor, hatta burn-out sendromuna kadar gidiyor bu durum. Ne zaman kendinizi kötü hissedersen bu kavramı aklına getir, bir adım geriye git ve yaptıklarına yukarıdan bir bak, devamlı yukarıya doğru gitmişsen kendine güven ve yola devam et.
5. Kimse seni kurtarmaya gelmeyecek, bir yolunu bul.
Keşke zor durumlarda bizi kurtarmaya gelecek biri olsa ve büyülü asasını şöyle bir dokundursa da tüm sorunlar çözülse, öyle değil mi? Ama ne yazık ki böyle olmuyor. İçinde bulunduğun durum her ne ise, onu çözmesi gereken de sensin. Bunun için görseldeki gibi iki yol, iki de kişilik var. Bir tanesi sürekli şikayet eder, bir tanesi değiştirmeye çalışır; ikincisi ol.
6. Başarısızlık da bir geri bildirimdir. Ders al, öğren ve devam et.
Sence her başarılı insan ilk denemesinde mi başardı? Thomas Edison’ın hikayesini bilmeyen yoktur, hikayeye göre Thomas Edison’a, 999 denemeden sonra yaptığı bininci deneyde ampulü bulmasıyla ilgili olarak şöyle bir soru yöneltmişler:
– 999 kez hata yapmanıza rağmen, bininci deneyi yapacak gücü nereden buldunuz?
Edison şu yanıtı veriyor:
– Ampulün icadı bin aşamalı bir süreçti. Hata gibi görünen ilk 999 aşama, bininci ve son aşamaya götüren öğrenmelerle doluydu.
Dene, yanıl, öğren, tekrarla…
7. Cesaret, korkunun yokluğu değildir, korkuya rağmen yapılmasıdır.
Cesur insanların, risk alan insanların korkmadığını mı zannediyorsun? Korku hepimizin içinde var, kimi zaman iş değiştirirken, kimi zaman terfi ederken, kimi zaman ikili ilişkilerde. Korkuya rağmen devam edebilirsen işte o zaman cesur oluyorsun, başarının yolunu açıyorsun.
Atari Salonları
Geçtiğimiz günlerde Twitter’da Çağrı Mustafa Alkan‘ın atari salonları tweetini görünce bu konuda ben de bir şeyler karalamak istedim. Eminim ki 80’lerde doğduysan ve erkeksen (kızların da gittiğini gördüm ama nüfusun %90ı erkekti) atari salonu maceran olmuştur.
Atari salonları sanki illegal işlerin döndüğü yerler gibiydi, içeride bir sigara bulutu olurdu, yaş sınırı yoktu, şimdi düşününce çocuğumu göndermek isteyeceğim bir yer asla değildi ama o zaman herhalde ilkokul çağında olan bizler için çok çekici bir yerdi. Genellikle tv’de gördüğümüz Hugo, Lotus gibi oyunları zaten evde oynayabilecek bir düzenek yoktu, kara kutu oyun konsolları veya Commodore 64 evimizde şanslıysak vardı atari salonlarındaki oyunlar yoktu. Ortamlar o kadar garipti ki arada buraları polis basar, yaşı çok küçük olanları çıkarırdı. Bugün bile atari salonu deyince gözümün önüne, dar, karanlık, duvarlarında çeşitli oyunların görselleri olan bir mekan geliyor. Şu kelimeleri bolca duyardık özellikle abilerden: “Ver, ben geçeyim” , “Oğlum burası en zor yer bak şimdi napıcam” , “Jeton at jeton”. Çoğu arkadaşım bütün parasını burada harcıyordu, Street Fighter oynadıktan sonra çıkışta da en yakın okulun bahçesine gidip gerçekten birer oyun karakteri olup dövüşüyorduk, şakadan tabi. Ben hep Ken olurdum mesela, şişman arkadaşlar Honda’yı seçerdi, aduketler havada uçuşurdu.
Oyunun adı her ne kadar Cadillacs & Dinosaurs olsa da buna bütün Türkiye “Mustafa” diyordu mesela, bana oynamadığını söyleme :)
Senin de içinde bir nostalji yaratmak istedim, yazarken beni güldürdü, çok özlediğim zamanlar…
Norveç’te Bir Hapishane ve Tartışmalar
Şu videoyu bir izle derim, Norveç’te bir hapishane göreceksin ki hapishane demek için çok uğraşmak lazım :) Adeta bir üniversite kampüsü, bir otel. Tek kişilik, anahtarın mahkumda olduğu odalar, çay-kahve makineleri, boş zamanları değerlendirmek için bahçe, mekanik, grafik tasarım işleri. İzleyince pek çok sorgulama da beraberinde geliyor tabii… Buraya yatan suçluların toplumun vicdanını rahatlatmaması temel sorun, bir diğer bakış açısı da buraya giren insanın rehabilite olacağı ve bir daha suça bulaşma ihtimalinin az olması. Yorum senin…
Resmi yazışmalarda en çok hata yapılan 103 kelime!
Haftanın Tweeti
Kutuplarda 6 ay gündüz, 6 ay gece olayı var ya, hiç bu kadar güzel anlatan bir görsel görmemiştim ->
Bugünlük bu kadar :) Bültende olması gerektiğini düşündüğün konuları, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:
Sevgiler,
Tahir