Güzel bir Cuma akşamından herkese selamlar, bu yazıyı size Güzelçamlı / Kuşadası’ndan yazıyorum. Yaklaşık 20 gündür yeni yazı yazamamıştım, bir iş var ve onu yapmıyor olmak kendimi kötü hissettiriyor :) Dolayısıyla yine sana güzel bir içerik hazırlamaya çalıştım.
Bugünkü bültende bulacakların:
-
Kurum Kültürünü Yaşatmak
-
Varol – İnsan Kaynaklarından Mobil Geliştiriciliğe…
-
Sıkı Dur- Evdeki Wifi Sorunlarını Çözüyorum
-
Haftanın Linkleri
Başlayalım…
Kurum Kültürünü Yaşatmak
Kurum / şirket kültürü diye dönem dönem duyuyorsundur, modern dönemde sıkça görülen, şirketlerin çok önem verdiklerini söylediği ama çalışanlar olarak pek göremediğimiz sözcüklerden oluşur. Mesela 2022’de artık şunlara bakılıyormuş: Şeffaflık, açıklık, takdir edilme, çalışma esnekliği ve empati. Kısaca açalım:
Şeffaflık: Şirketlerdeki kararların en şeffaf şekilde herkese açıklanması, nedenlerinin ve sonuçlarının bildirilmesi.
Açıklık: Herkesin sözünü rahatlıkla söyleyebilmesi, endişelerini, istek ve taleplerini iletebilmesi.
Takdir edilme: Yapılan işlerin, kutlanması gereken durumların kutlanması, kişilerin özlerine takdir.
Çalışma esnekliği: Kişilerin istediği yerden, istediği zaman, istediği kadar çalışabilme özgürlüğü.
Empati: “Ben olsam nasıl düşünürdüm, ne yapardım?” diye düşünerek hareket etmek
Kağıt üzerinde hepsi güzel, hepsi anlamlı. Bir süredir bu değerler üzerine kafa yoruyoruz da yıllar önce okuduğum bir kitap geldi çalışırken aklıma: Mutluluk dağıtmak (Tony Hsieh). Tony yakın zamanda hayatını kaybetti ama kitabı okuduğum en iyi kitaplardan biri. Zappos diye bir şirket kuruyor, kabaca internet üzerinden ayakkabı satıyorlar, daha fazla spoiler vermeyeyim, bence kitabı kesin okuyun. Daha sonra da şirketi Amazon’a satıyor ki kültür olarak birbirine yakın şirketler. Kitabın içinde şirket kültüründen bahsettiği bir yer var, herkesin birbirine saygılı olması, güler yüzlü davranması, bir iş yapılamıyorsa da alternatiflerinin iletilmesi ve konuşulması üzerine. Bu da her yerde konuşuluyor olabilir, beni etkileyen kısım şu olmuştu. Diyelim ki Zappos’ta işe girdin, 4 haftalık bir eğitim programına giriyorsun ve şirket kültürüne uyum sağlayamayacağını düşünüyorsan Zappos size 2000$ ödeyerek işten ayrılabileceğini söylüyor. Bunu yapmasının nedeni şirkette mutsuz çalışan bulundurmak istememeleri. Diyeceğim şu ki, kurum kültürü için kelimeleri bulmak, yazmak zor değil; önemli olan onu kurum içerisinde yaşatabilmek. Umarım bir şirketin varsa bu kültürü ortaya koyabilirsin, bir şirkette çalışıyorsan da bu tip durumlara önem veren bir yerdir, çünkü şirketin gerçekten yaşatıldığında çok önemli ve kişilerin kendini çok iyi hissetecekleri bir yer haline gelecek.
Varol – İnsan Kaynaklarından Mobil Geliştiriciliğe…
Seni arkadaşım Varol ile tanıştırıcam, açıkçası nasıl tanıştığımızı tam hatırlamamakla beraber fotoğrafçılıkla ilgili olduğunu düşünüyorum :) Dolayısıyla 10+ yıllık bir tanıdıklıktan bahsediyoruz. Varol bir şirkette insan kaynakları departmanında çalışıyordu ve mutsuzdu, bunu zaman zaman da dile getiriyor, farklı girişimcilik serüvenlerine kafa yoruyordu. Ama bugün anlatacağım şey çok başka, onun hikayesini bazen üniversitelere konuşmaya gittiğimde bile anlatıyorum çünkü trendi görebilmek, geleceği okuyabilmek, fırsatları değerlendirebilmek veya risk almak konularında örnek gösterilmeye değer bir hikaye. Varol bundan bir kaç sene önce insan kaynaklarındaki bol bordrolu, bol SGK hesaplamalı işinden ayrıldı ve mobil yazılımcı olmaya karar verdi. Önce junior sonra senior derken şimdi ülkenin en bilinen şirketlerinden birinde çalışıyor. Onun için bazı sorular hazırladım ve sana da ilham vereceğine inandığım mini röportajı altta okuyabilirsin:
1- Kendini bize tanıtır mısın, Varol kimdir?
Merhaba, ben Varol, şu an Hepsiburada’da iOS Developer olarak çalışıyorum. Bundan önce Vodafone Yanımda, Shopier, Atasun Optik, Yolcu360, Penti, Moov gibi projelerde çalıştım. Yazılıma sonradan başladım, benim için bir bakıma bir hobiydi ve zamanla işim haline dönüştü. Kitap okumak, fotoğrafçılık ve deri el işçiliği ile ilgilenmekten keyif alırım.
2- Nerede okudun, nasıl işe başladın, nerede başladın, neler yaptın?
Meslek Lisesi mezunuyum ancak Açıköğretim İşletme bölümünü bitirdim ve daha sonrasında Bilgi Teknolojileri Yüksek Lisansı’na başladım.
Meslek Lisesi mezunu olduğum için o zamanlar katsayı problemlerinden dolayı istediğim bölümü okuma imkanımın pek mümkün değildi, ben de 2003 yılında (tarih yanlış değil, Zinedine Zidane’lı, Ronaldo’lu, Owen’lı İlhan Mansız’lı 2002 Dünya Kupası’ndan bir yıl sonra) Bilge Adam’da adına Yazılım Mühendisliği denilen tamamen Microsoft teknolojilerinin sıfırdan öğretildiği 2 yıllık bir eğitim aldım. Kurs ücreti o kadar yüksekti ki hafta içi tam zamanlı çalışıp hafta sonları kursa gidiyordum, param bu kurs ücretini ödemeye yetmiyordu, zaman zaman ailemden borç alıyordum.
Yazılımı o dönem çok seviyordum ancak bunun için doğru bir zaman değilmiş, çok sonraları anladım :) 2 yılın sonunda o dönem çok havalı olan Bill Gates ve Steve Ballmer imzalı sertifikalar almış olsam bile 2005 yılında yazılım kimsenin pek umrunda değildi, hele hele Microsoft teknolojileri zinhar çok maliyetliydi ve kimse deneyimsiz bir insanı işe almak istemiyordu. Bu işin merkezi Mecidiyeköy’dü o zamanlar, bir kaç odadan oluşan küçük yazılım evlerinden başka pek bir kurum bulunmuyordu ne yazık ki. Tutunamayacağımı anlamam çok uzun sürmedi.
Bazı ailesel sebeplerin de varlığıyla yaşamımı idame ettirmek adına bambaşka serüvenlere atılmak zorunda kaldım ben de…
3- Bir iş yerinde sorun yaşadığını yakında biliyorum, neler oldu anlatabilir misin?
Yolum bir şekilde bir patron şirketiyle kesişti ve kendimi sürekli aynı şeylerin tekrar ettiği mutsuz bir döngünün içinde buluverdim. Belki genç arkadaşlarım bu sözü şu an bizim gibi anlamlandıramayabilir ama zaman gerçekten su gibi akıp geçiyor (hep derlerdi de ilgimi çekmezdi) ve bir döngünün içine girdiğinizde çıkmak hiç kolay olmuyor. Yıllarca mutsuz, sevmediği işi yapan ama zor da olsa edindiği belirli hayat standardından kopmaya cesaret edemeyen biri olarak çalıştım. Yaptığım iş benim yeteneklerim için çok basitti, parası iyiydi, dışarıdan bakıldığında keyfim yerinde gibiydi ama aslında asla o dünyaya ait hissetmiyordum kendimi.
Yaşadıklarım daha çok patron şirketinde yaşanabilecek standart şeylerdi, sorun belki de onlarda değil bendeydi :) Ben içinde bulunduğum dünyayı sevmiyordum çünkü! :)
İşim yazılım olmasa bile hep bir şekilde işleri nasıl otomatize ederim, elimi kirletirimin derdindeydim. Kullandığımız otomasyon programının batch işlemlerinin istediğim şeyleri karşılamamasından dolayı SQL veritabanında kendim sorgular yazıp çalıştırıyordum, internetten nasıl yapılır videolarını izleyerek C# ile işlerimi kolaylaştıracak küçük toollar yazıyor, her şey otomatize olsun diye excel’de binbir taklalar atıyordum :) Gel gelelim hala döngünün içindeydim ve bir türlü çıkma imkanı bulamıyordum.
4- Nasıl yazılıma geri döndün ve neden iOS?
Şirketimin kapanması ile bir yol ayrımında buldum kendimi. Artık sabahları kalkıp döngünün bir parçası olarak gideceğim bir işim yoktu. Benim çıkmaya cesaret edemediğim döngüden kader beni bir şekilde çıkarmıştı, en azından yap seçimini demişti diye düşünüyorum. Ya uzmanlaştığım bordrolama alanında başka işler bakıp bu yolda devam edecektim ya da profesyonel deneyimimi bir kenara bırakıp, sudan çıkmış balık gibi hiçbir profesyonel deneyimimin olmadığı yazılımda şansımı tekrar deneyecektim.
Artık konfor alanının dışına çıkma zamanının geldiği aşikardı ve sıfır kazançlı, tamamen güvensiz, kendi başıma yeni bir şeyler öğrenip varolmayı deneyeceğim bir maceraya evet dedim. :) Bu arada yazının buraya kadar olan kısmında “e sen zaten Zinedine Zidane zamanlarında yazılım öğrenmiştin, işin kolay” diye düşünenler olabilir, hiç de öyle sandığınız gibi değil aslında, bir kez ipin ucu kaçtıktan sonra yakalamak pek mümkün değil, kendi başıma bir şeyler deniyor olsam bile yaptıklarımın güncel dünyada pek karşılığı neredeyse yok gibiydi.
Zamanı tam olarak hatırlamıyorum ancak yolum bir şekilde Swift programlama dili ile kesişmişti. İlk kez gördüğümde aşık olmuştum resmen, dilin sadeliği, modern görüntüsü, anlaşılırlığı beni çekmişti. Henüz işimden ayrılmadan önce Swift’in temellerini atmaya başlamıştım, çünkü tanıdıkça bu dünya resmen beni içine çekiyordu. İşsiz kaldığım evrede de ne öğreneceğim üzerine pek düşünmedim çünkü Swift’ten başka bir ihtimal dahi yoktu kafamda. Aylar boyunca doğru düzgün evden çıkmadan Udemy’de, kitaplarda, edX’de, Apple’ın dokümanlarında, YouTube’daki ücretsiz kaynaklarda önüme gelen ne varsa bu dili öğrenmek için çabalamaya karar verdim.
Ancak bu çaba video izleme, oturup bir yerdeki kodu başka bir yere geçirme çabası değildi. Gece yatarken yazdığın kodu düşünüp, sabah uyandığında, dişlerini fırçaladığında, araba kullandığında kafanın içinden asla gitmeyen, tutkuyla birleşmiş bir çabaydı bu. Beynim gece 3:00’da artık yeter yatayım dediğinde, şunu da bir denesem aslında belki çalışır deyip sabah ezanıyla yatağa gitmekti bu çaba. Uykuya dalarken kodun eksik kısımlarını yazıp zihninde kodu derlediğin bir çabaydı bu. Kırılım ne diye sorarsanız kırılım hiçbir şeyi üstünkörü değil, tertemiz ve dibini sıyırana kadar üzerine gitmekti bence.
Çok şükür emeklerim zayi olmadı, bir şekilde sektörde yer edinebildim ve aldığım riskler karşılığını buldu :) Umarım benzer bir yola girmek isteyen herkes çok daha iyi şeylerle karşılaşır.
5- Hedeflerin var mı yoksa kadere mi inanıyorsun? :)
Hedeflerim var ama hayatın da neler getireceğini bilemeyiz, bir iki aya netleşir diye umuyorum :D
6- Hikayeni risk alma ve istediğini elde etme konularında örnek olarak gösteriyorum. Geriye dönüp baktığında neleri doğru yaptın, neleri farklı yapardın?
Yanlış yaptığım şeyler konfor alanında çok fazla kalmak, bir rutinin içinde risk almaya cesaret edemeden hep güvenli alanda beklemekti. Çok uzun sürdü bu hayatımda, gerçekten bunu çok daha erken kırabilmeyi isterdim ancak zararın neresinden dönersen kardır derler :)
İyi yaptığım şeyler de konfor alanı yerine mantığıma uyan riskleri alabilmekte daha cesur olabilmeyi başardım. Üstün körü değil, detaylara inerek ama tavşan deliklerinde de kaybolmadan, odağımı kaybetmeden ilerlemeye çalıştım.
7- Yazılıma başlamak isteyenlere önerilerin var mı?
Ben kariyerime iOS Developer olarak başlamanın uygun olacağına neredeyse emindim. Backend ya da Web Frontend developer olmak bana göre değildi, istediğim şey Swift programlama dili ve Apple cihazlarında çalışacak uygulamalar geliştirmekti. Yeni başlayanlar genelde daldan dala atlayarak odaklarını çok çabucak kaybediyor. Çünkü öğrenilmesi gerekiyor gibi görülen çok fazla şey var, benim şansım diğerlerinin ne iş yaptığını biraz biliyor olmak ve hangisinin bana uygun olduğunu kolayca seçebilmekti. Bence her şeyden önce neyi öğrenmek istediklerine karar versinler ve dikkatlerini 1 yıl sonra yitip gidecek bir hypeı öğrenmek yerine gerçekten keyif alacakları şeylere versinler. Backend, Frontend, Web, Mobile, Hybrid Mobile, Native Mobile, Data Science, DevOps, Security bir sürü şey var. Önce yolu seçip, sadece ona odaklanmalarını öneririm.
İngilizceyi herkes gibi ben de eklemek durumundayım. İngilizce müthiş güzel bir dil, öğrenmemiz lazım hepimizin :)
Ancak ben ingilizce bilmiyorum deyip pes etmeyin bak, yapmayın şunu. Şu bu yok diye bir bahaneniz olmasın, falancanın tuzu kuru, filanca şunu tanıyor filan gibi şeyleri silin kafanızdan. Siz kafayı kırıp öğrenmeye meyil ettikten sonra yolunuza çıkacak her şey vız gelir tırıs gider! Bakın ama öğrenme var öğrenme var, sadece video izleyerek öğrenilmez, sabah ezanlarında yatıp uyanır uyanmaz yazdığnız kodu düşündüğünüz seviyede bir öğrenmeden bahsediyorum. Lütfen bu modda olmadan yazılım öğrenmeye heveslenmeyin, yoksa 1-2 ay youtube’da boşu boşuna video izlemiş olacaksınız, muhtemelen hayatınızda da hiçbir işe yaramayacak bunlar…
8- İş dışında neler yapıyorsun, iyi bir kitap okuyucusu olduğunu ve anaokul ürünleri sattığını da biliyorum, nasıl gidiyor? Kindle alalım mı? :)
Kitap okumayı hep çok sevdim, hala da çok seviyorum. Kindle’ı imkanı olan herkese tavsiye ederim, ancak Türkiye’de yayıncılar ne yazık ki dijitale pek sıcak bakmıyorlar, iyi bir kitabın Kindle versiyonunu bulmak çok zor. İngilizce teknik kitapları okuyor oluyorum genelde Kindle ile.
Bunun yanında deri el işçiliğine merak saldım, ara sıra deri el ürünleri yapıyorum, bir şeyler üretmek büyük keyif veriyor. Yazın bally kokusu çekilmiyor ama kış aktivitesi olarak park ettim şu anda :)
Pandemi döneminde dizi film izlemeye imkanım oldu, MUBİ de denk geldiğim güzel filmleri izlemekten hoşlanıyorum. Fotoğrafçılık da en sevdiğim ama çok az zaman ayırabildiğim hobilerimden.
Evet işsiz kaldığım dönemde ek gelir sağlayabileceğim minik bir anaokulu malzemeleri satış platformu girişimim olmuştu, sağolsun hala yıkılmadı ama pek ayakta olduğu da söylenemez :D Akmasa da damlıyor ara sıra :)
9- Yeni mezun gençler neler yapsın peki?
Çok klişe olacak ama proje yapmalılar. Kafa kırma mevzusu onlar için de geçerli. Kendilerindeki yazılıma olan tutkuyu karşılarındaki insanlara gösterebilecekleri projeler yapıp bunları sosyal medyada bir şekilde promote etsinler, blog yazsınlar. Bunun yanında bootcampleri mutlaka takip etsinler, Trendyol muhtesem bir hikaye yazmıştı iOS Bootcamp ile, ben de asistandım hatta o süreçte. Genç arkadaşlar için bulunmayacak imkanlar sunuyorlar. Kolay değil, neler yaşadıklarını en iyi ben anlarım ancak imkansız da değil, sakın pes etmesinler.
Sıkı Dur- Evdeki Wifi Sorunlarını Çözüyorum
İddialı bir başlık oldu değil mi? Öncelikle çok teknik bir konu olmayacak, yanlış biliyorsam da teknik arkadaşlardan özür dilerim ama ben çözümü bu şekilde buldum :) İkinci evde de çözdükten sonra bunu rahatlıkla yazıyorum, evinde bazen hızla bazen stabiliteyle ilgili sorun yaşıyorsan, veya bir bilgisayar/telefon ağın şifresi doğru olmasına rağmen bağlanmıyorsa sanıyorum bu işin sırrını çözdüm. Bu sorunun nedeni kabloyu bağladığın modemin aynı zamanda dağıtım görevi görememesi. Ne demek istiyorum: Şimdi apartmandan gelen kabloyu modeme giriyoruz ya, o kabloyu girdiğimiz şeyin adı modem :) Modem aynı zamanda kablolu veya kablosuz bağlantı ile internete bağlanmanızı sağlıyor ama çoğu zaman evdeki cihazların çokluğuyla beraber (7-8 cihaz bağlanıyor günümüzde ortalama), dağıtım işlemini düzgün yapamıyor, bu da kitlenmelere, ısınmalara ve yeniden başlamasına neden oluyor. Bu durumda ne yapıyoruz? Bir dağıtıcı alıyoruz, bunun da adı router. Istanbul’daki eve TP-Link Archer C60, buradaki eve de Huawei AX3 aldım ve ikisi de eskisine göre çok fark etti, videolar takır takır açılıyor, web çok daha stabil. Dolayısıyla böyle bir sorun yaşıyorsanız modemden bu cihaza bir ethernet kablosuyla bağlantı yapmak ve sonra da modemin Wifi çıkışını kapatmak yeterli. Güle güle kullanın :)
Haftanın Linkleri
İş-Hayat Dengesi Hesaplayıcı, Süper Fikir :) — www.skal.es Your work life balance calculator
Çalışırken dinleyebileceğiniz ortam müzikleri — flowful.app Use procedurally generated ambient music to enhance focus and foster productivity. Re-claim your attention span and achieve a sense of flow using infinite-length ambient music and audio.
Excel Formülü Bulucu – Ne yapmak istediğini yazıyorsun AI sana formülü söylüyor. — excelformulabot.com A free tool that provides users with the Excel formula based on problems people are trying to solve, using AI.
Bugünlük de bu kadar :) Bültende olması gerektiğini düşündüğün konuları, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:
Sevgiler,
Tahir