İlk defa Çarşamba akşamı gönderiyorum bülteni, değişiklik güzeldir öyle değil mi? :) 1 Temmuz Cuma olacak, Temmuz’un gelişi bana hep tatili çağrıştırır, bayram tatilinin gelişiyle beraber yolculuk da görünüyor bana, sonraki bir kaç hafta Istanbul dışından sesleneceğim gibi görünüyor bakalım. Sana yine güzel bir bülten hazırlamaya çalıştım, haydi başlayalım.
Bu hafta emailde bulacakların:
-
Yöneticilerin Kendilerine Sorması Gereken 12 Soru
-
İşten Ayrılan Kadınlar & Bakıcı Sorunu
-
Atıp Tutma, Doğruyu Söyle
-
Ülkeler Nasıl Gülüyorlar
-
Doğa Sesleriyle Spotify
Yöneticilerin Kendilerine Sorması Gereken 12 Soru
Klasik bir başlangıç yapıp da liderler şöyledir, yöneticiler böyledir demek istemiyorum, o kadar çok görsele denk geliyorum ki artık yorduğunu biliyorum. Sadece özet olarak şunu söylemek sanırım doğru olur, günümüz şartlarındaki insanlar, insan gibi davranılmak, anlaşılmak, dinlenilmek, değer görmek istiyorlar. Bunun için de yanlarında göreceklerini, birlikte çalışacakları, kendi dertleriyle dertlenen yöneticilerle çalışmak istiyorlar. İlk yönetici olduğum yılları hatırlıyorum da çok dertlenmiştim: “İnsanlar ya beni dinlemezse, ya yeterince iyi değilsem, şu şöyle yaparsa ben nasıl tepki vermeliyim” diye bir sürü sorum vardı kafamda ve o dönem epey bir yönetim kitapları okumuştum. Hatta faydalı olur diye bir set hazırladım, buradaki linkten ulaşabilirsin kitaplara. Özellikle “İlk 90 Gün”, “Mutluluk Dağıtmak” kitaplarını şiddetle öneririm. Her neyse konuyu çok uzatmamak adına geçen senelerle beraber ben de hem daha çok insanla çalışmaya başladım hem de kendimi hep yöneticilik konusunda geliştirmeye çalıştım. Biliyorum bülteni okuyan çokça startup kurucusu veya beyaz yaka arkadaşım var. Bugün zaman zaman dönüp baktığım ve uygulamaya çalıştığım bir soru setini paylaşacağım sizlerle, umarım faydası olur.
1.Uzun zamandır konuşmadığım biri var mı?
Bence iyi bir takım olmanın en kritik noktası herkese dokunabilmekten geçiyor, dolayısıyla önerim herkese vakit ayırman olacak, süresini sen belirle.
2.Ekibi ne kadar tanıyorum, ekip birbirini ne kadar tanıyor?
Yeni bir ekipse, yeni kurulduysa veya yeni bir işe geçiş yaptıysan bu konu kritik, hızlıca entegre olmaya çalışırken hemen kurallarını yıkmamaya, sadece ortamlarını anlamaya ihtiyacımız oluyor, acele etmemeli, tanımalı.
3.Kutlanması gereken bir şey var mı?
Çokça kaçırdığımız bir noktadır ne yazık ki, eleştiriler hemen gelir ama kutlamalar geç kalır. Oysa aylardır uğraşıp iyi bir iş çıkarılmıştır, kutlanmalı, tebrik edilmeli.
4.Kimler nasıl performans gösteriyor?
Kişisel veya işsel performansı bir köşeye not alın, defter olmak zorunda değil, ben Google Sheets kullanıyorum, belirli kriterler belirliyorum ve 3 ayda bir bu sheete girip bakıyorum. 10 üzerinden puanlıyorum. Örneğin kriterimiz iletişim olsun. 8/10 diyorum, sonraki dönemlerde değişip değişmediğine göre iletişim kurmaya çalışıyorum.
5.Sorunları veya ihtiyaçların farkında mıyım?
İstisnasız her insanın veya her ekibin ihtiyaçları olur, bu ihtiyaçlar bazen organizasyon tarafından karşılanamazken bazısı da daha önce yaşanmış şeylerden dolayı su üstüne çıkmayabiliyor. Yönetici olarak görevimiz geçmişe takılmadan ihtiyaçları ortaya çıkarmak ve çözebilmek için yolu açmak olmalı.
6.İşle veya hayatla ilgili o kişiyi veya ekibi geliştirecek bir önerim oldu mu?
İş hayatımızın büyük bir parçasını oluşturuyor, kendini geliştirmek isteyen bir ekibe sahipseniz bu da büyük bir şans, ekibi veya kişileri mutlaka beslemeni öneririm, yeni öğrendiğin bir kavram olur, Linkedin’de gezerken gördüğün bir link olabilir, paylaşmaktan çekinme.
7.İş bensiz de yürüyebilir mi?
İşimizin bir parçası da sistem kurmak olmalı, insanlara değil sisteme bağlı olmalı ki biri gittiği zaman az zorluk yaşayın, sistem yeni geleni içeriye hızlı dahil etsin. Ve evet buna sen de dahilsin, adın ne ise, yönetici, müdür, direktör… Bir gün gidersen iş sensiz yürür mü, yerine kim geçebilir hep aklında olsun, olmalı.
8.Ekip şirket stratejisini biliyor mu?
Arkadaşlarımla konuştuğumda özellikle bunu çok görüyorum, şirket bir yere gidiyor ekipler başka bir yere gidiyor. Oysa şirketlerin bir öncelik kriterleri, temel bir stratejileri var ama bazen gerçekten üstten alta ya inmiyor, ya da inerken bambaşkalaşıyor. Üst yönetimdeki kararların en yeni başlayan çalışanda bile net olduğundan emin olmak önemli.
9.Yeterince delegasyon yapıyor muyum?
Delegasyon, bilgiyi ve işi kendinde tutmamak da günümüzün çok önemli parçalarından, hangi iş geldiğinde hangi yeteneğe yönlendireceksin? Emin ol her delege etmediğin iş ekibinin büyümesinin önündeki bir fırsatı kaçırmak demek. Sorumluluk ver, gerektiğinde yardım için orada olduğunu bilsinler yeter.
10.En son ne zaman geri bildirim aldım?
Kabul edelim ki Türkiye’de bu iş zor, kültürümüz çok geri bildirime uygun değil, her ne kadar devamlı bunun eğitimi şirketlerde verilse de zorlanılan bir konu. O nedenle ben her ne kadar sözle söylesem de dönem dönem gönderdiğim bir feedback quizi var, tamamen anonim olarak yapılıyor ve içinde 20 kadar soru var: “Sence güvenilir miyim?” , “Konuştuklarımız aramızda kalıyor mu?” gibi çok gündelik sorular soruyorum, 5 üzerinden puanlandırıyorum. Sonucuna en çok dikkat ettiğim de quiz bu, esas notum olarak görüyorum :)
11.Bu durumdan ne öğrenebilirim?
Bu sadece yöneticilikte değil her çalışanın sorması gereken bir soru bence. Yaşla beraber daha oturduğunu söyleyebilirim :) Bazen geriliyoruz, öfkeleniyoruz, homurdanıyoruz ama her konu aynı zamanda çıkarım yapılabilecek bir ders, biliyorum söylemesi çok kolay ama dene, pişman olmayacaksın.
12.Meşgul müyüm yoksa üretken mi?
Takvimin çok dolu diye tahmin ediyorum, toplantıdan toplantıya koşuyorsun. Peki bu üretkenlik mi, yoksa meşguliyet mi? Bu soruyu mutlaka sor, eğer meşguliyetse bu toplantılardan kurtulmaya çalış, sonunun burn-out olduğunu hepimiz biliyoruz.
İşten Ayrılan Kadınlar & Bakıcı Sorunu
Biraz da anne-babalık konuşalım istiyorum. Özellikle son dönem hayat pahalılığı ve döviz artışı konularından sonra Istanbul’da bakıcı fiyatları 10bin TL’lere dayanmış durumda, hatta araştırırsan çok daha yukarılarda fiyatlar göreceksin ve şaşıracaksın. Tanıdığım 2 anne, ne yazık ki sadece bu yüzden işlerini bırakıp eve dönmek durumunda kaldılar, çünkü maaşları bu rakam civarındaydı. Kabul edelim ki bakıcıya çocuğumuzu emanet ederken zaten bunu biraz zorunluluktan yapıyoruz, imkan olsa keşke hepimiz kendimiz veya çok güvendiğimiz aile bireyleri bakabilsek ama hayat şartları çok zorlayıcı. Bu durumun çok endişe verici olduğunu, kadın istihdamını ciddi şekilde düşürebileceğini ve mutsuz evlilikler yaratabileceğini düşündüğüm için konu etmek istedim. Ve tabii üzülüyorum o kadar oku, dirsek çürüt ve ne yazık ki eve geri dön…
Atıp Tutma, Doğruyu Söyle
Bir formül gördüm: Memnuniyet = Gerçekleşen – Beklenti. Bayılıyorum formüllere. Beklentiyi artırma, artıran sözcüklerden kaçın, doğruyu söyle, gerçeğe yakın kal. He tabii ki elinden gelenin en iyisini yap, ama memnuniyet seviyesini yüksek tutmak istiyorsan beklentiyi yönet.
😂 Ülkeler Nasıl Gülüyorlar?
Bu görseli çok sevdim, story’de de paylaştım, ülkelerin yazılı dilde nasıl güldüklerini gösteriyor, pek çok ülke haha, LOL şeklinde gülerken bize dkdkdkd yazmışlar, aslında random gülme denilen olay. Ben hep şöyle basıyorum harflere A’dan başlayarak orada da bir düzen var: akjsldajdas :)
Doğa Sesleriyle Spotify
Doğa seslerini herhalde sevmeyen yoktur, bu site de Dünyanın her yerinde sesleri toplamış ve dinlemeni sağlıyor, çok dinlendirici.
Bugünlük bu kadar :) Bültende olması gerektiğini düşündüğün konuları, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:
Sevgiler,
Tahir