Bir haftayı daha geride bırakıyoruz, 16. sayıdan merhaba. Çok yoğun geçen bir haftanın arkasından şu yazıyı yazmak bana çok iyi geliyor, tekrar zihnimi bir noktada toparlamama da yardımcı oluyor.
Bu hafta emailde bulacakların:
Güvenin formülü bulundu
Girişimciden takipçilere notlar
Ömrümüz boyunca parayı düşünüyor muyuz?
Haftanın Videosu
Haftanın Tweeti
Ekran görüntülerini güzelleştir
Yapay zeka ile sanat yap
Haydi başlayalım.
Güvenin Formülü Bulundu
Güven nedir sence? İster iş, ister romantik, ister aile; ne ilişkisi olursa olsun en temel taşının güven olduğunu düşünüyorum. Ne zaman ki güven yok, o zaman başlıyor “Şifre istemeler, nerdesin diye sormalar, görüntülü aramalar”. Bugün bir eğitimde öğrendiğim bir denklemi seninle paylaşmak istiyorum ki benim gibi her konuya matematiksel olarak yaklaşan birini kalbinden vuracaktır.
Buradaki kelimeler tabii hep ingilizce, inan bana Türkçe’ye çevirmek çok zor, o nedenle çevirip yazamadım. Şimdi hepsine ayrı ayrı değineceğim.
Credibility: Konuştuğun, tartıştığın konu hakkında ne kadar bilgilisin? Bu bilgiler ışığında mı konuşuyorsun? Konunun uzmanı mısın? Bütün bu sorular credibility’i besliyor.
Reliability: Söylediklerinle yaptıkların arasında tutarlılık var mı? Yapacağım dediğin zaman gerçekten yapıyor musun? Söz verdiğinde tutar mısın? Reliability’i artırmak için ya daha az söz ver, ya da gerçekten verdiğin sözü tut.
Intimacy: Önemsiyor musun? Ne kadar içtensin? Sana sırlarımı açabilir miyim? Savunmasız olduğum konuları seninle konuşabilir miyim? Tüm bunlar da intimacy dediğimiz kavramı destekliyor.
Self-Orientation: Karşındakinin durumu ile ne kadar ilgilisin? Yoksa sadece kendini mi düşünüyorsun? Sadece kendinden bahseden ve diğerlerini önemsemeyen insanlar daha az güvenilir oluyorlar, paydada bulunma nedeni de bu.
Dolayısıyla nereye geliyoruz? Eğer ilişkinde güven yoksa artık nerelere bakman gerektiğini biliyorsun. Veya yeni bir ilişki kurmak istiyorsan nelere dikkat etmen gerektiğini biliyorsun.
Başka güven modelleri de var bu arada, merak edip biraz araştırdım bir tanesini alta ekliyorum:
Girişimciden Takipçilere Notlar
2 hafta önceki bültenimde girişimciliğin fazla masal gibi anlatıldığını yazınca hem pozitif hem negatif tepkiler aldım. Geri bildirim verenlerden biri de sevgili Bora Gül’e mini bir röportaj teklifi yaptım, sağ olsun o da kırmadı ve altta başarılı bir girişimcinin notlarını bulacaksın. Bu arada ön bilgi olarak vereyim Bora Bey’in şirketi Assistbox, çok kaba bir tanımla videolu görüşmeler yapmanızı ve destek almanızı sağlıyor.
“Sanırım haftalık bülten paylaşımı yapacağınıza dair içeriğe LinkedIn’de denk gelmiştim. Çok yoğun bir çalışma temposuna sahibim. Farklı alanlardan bilgi edinmeye de önem veriyorum. Bu sebeplerle vakit ayrılıp, farklı alanlardan seçilerek derlenmiş içeriklere kolay ulaşım imkanı benim için çok kıymetli. Bu sebeplerle bülteninizi takip etmeye başladım.
İki önceki bültende yer verdiğiniz girişimciliğe dair gündem benim de hassasiyet gösterdiğim, dört yıldır Assistbox ile yaşadığımız deneyimler doğrultusunda paylaşım yapmakta da sorumlu hissettiğim detayları içeriyordu. Böyle olunca aramızda laf lafı açtı. :)”
1- Kendinizi tanıtır mısınız?
2009 yılında Sakarya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Kariyerimin ilk 5 yılında sigortacılık, son 4 yılında ise bankacılık sektörlerinde yazılım ve satış alanlarında farklı sorumluluklar aldım. Bu dönemde geniş (60+) ekipleri yönetme ve büyük kurumlara hizmet verme fırsatı yakaladım. 2018’den bu yana Assistbox’ta iş geliştirme ve satış operasyonlarından sorumlu kurucu ortak olarak yer alıyorum.
2- Girişiminizi anlatır mısınız?
Assistbox 2018 yılında kuruldu. İki kurucu ortaklı, görüntülü görüşme teknolojilerine odaklı, B2B modelde çalışan bir şirketiz. Sahip olduğumuz altyapı ile kurumların, müşterilerine temas ettiği her noktada görsel deneyim yaşatabilmesine olanak sağlıyoruz. Perakende sektöründe müşterin ev konforunda görüntülü mağaza deneyimi yaşayabilmesi, satış sonrası hizmetlerde teknisyenlerin yol katetmeden müşterilerin ürünle ilgili sorunu inceleyebilmesi gibi 10 farklı kullanım alanında 60’tan fazla büyük ölçekli kuruma hizmet veriyoruz. Temel olarak insanların yol katetme ihtiyacını ortadan kaldırıyor ve taleplerinin hızlı bir şekilde karşılanabilmesini sağlıyoruz.
3- Fikir sizin mi, neden bu fikre inandınız, başarılı olacağını öngördünüz mü, iş planınız var mıydı, varsa ne kadar detaylıydı?
2018 yılında Anadolu Sigorta’nın görüntülü hasar ekspertiz projesini üstlendik ve Assistbox altyapısını bu proje ile geliştirdik. (Projeye dair detaylara bu linkten erişilebilir.) Fark ettiğimiz bir detay vardı ki; sektörler değişse de aslında ihtiyaç birbirine denkti. Bir tarafta desteğe ihtiyacı olan kişi, diğer tarafta ise bu desteği verecek kişi yer alıyordu. Sadece roller değişiyordu; doktor, eksper, müşteri temsilcisi gibi. Eğer bu yöntem sigorta hasar ekspertiz sürecinde uygulanabiliyorsa, diğer sektörlerde de uygulanabilir düşüncesine inandık. Dünyada bu düşüncemizi destekleyen örneklerin olması da bizi motive etti. Bu doğrultuda pazarımızı da genişletebilmek adına generic bir altyapı geliştirmeye odaklandık.
Aslında yolun başında ürüne bağımlı gelir modelini riskli görerek kaynak tedariği ve anahtar teslim proje geliştirme gibi ek hizmetleri de vermeyi hedeflemiştik. Fakat özellikle pandemi ile birlikte görüntülü iletişime artan talep bu riski ortadan kaldırdı. Birden fazla hizmet odağının stratejik olarak da hata olacağına karar vererek şirket adımızı da Assistbox yaparak sadece ürün şirketi olduk.
Maalesef detaylı ve somut iş planı hazırlama konusuna hiçbir zaman uzun vakit ayıramadık. Hızlı değişen trendler ve potansiyelleri göz önünde bulundurarak daha dönemsel hedefler ve planlarla ilerliyoruz. Sektörleri yakından takip ediyor ve hep yeni kullanım alanı oluşturmaya çalışıyoruz. Her yeni kullanım senaryosu oluştuğunda da onu hemen sektörde yaygınlaştırmaya odaklanıyoruz. Assistbox’a hangi yeni özellikleri ekleyeceğimizi de iş listemizdeki görevleri önceliklendirerek her ay başında belirliyoruz.
4- Kurumsal dünya ile girişim dünyası arasında ne farklar olduğunu düşünüyorsunuz?
Öncelikle paylaşacağım detayların genelleme olduğunu belirtmek isterim. Kurum ve girişim bazlı değişkenlikler olasıdır. Bu sorunun yanıtını başlıklar halinde vermek istiyorum.
Çalışma Ortamı: Kurumsal hayatta giyim, iletişim tarzı, çalışma saatleri vb. konularda keskin kurallar vardır. Girişim dünyasında ise verimlilik ve üretkenlik temel odaktır. Bu doğrultuda kurallar her zaman değişebilir.
Çalışan Profili: Kurumsal hayatta birbirine yakın karakter ve profilde çalışanlara rastlamak olasıdır. Aykırı nüanslar kariyer yolunda dezavantaj bile oluşturabilir. Girişimlerde farklı görüşler çok kıymetlidir. Odak zaten alışılagelmiş süreçleri dönüştürmek olduğu için, bu yaklaşım başarıya ulaşma ihtimalini artıran etkendir.
Motivasyon Noktaları: Üst kademe görevler haricinde kurumsal hayatta proje bazlı ve dönemsel mutluluklar mevcuttur. Bireysel konular haricinde üzüntü verici gelişmeler pek yaşanmaz. Girişimlerde ise bir müşteri yorumu, bir satış, kaybedilen bir müşteri vb. her gelişme üzüntü ve sevinç duygularını yaşatabilir. Girişimin yaşam döngüsü ve hedeflenen noktaya ulaşma hayali temel motivasyondur.
Şirkete Etki: Yine üst kademe görevler haricinde kurumsal hayatta büyük bir ekibin ve planın parçası olunur. Girişim içerisinde ise yaş, deneyim yılı, üniversite vb. bilgilerden bağımsız olarak, istekli ve yetkin olma parametreleri doğrultusunda direksiyona el konulabilir. :)
Ünvan vs. Sorumluluk: Kurumsal hayatta ünvanlar sorumluluk alanlarını ve yetkiyi belirler. Girişimde ise sorumluluklar vardır ve egoya yer yoktur.
5- Geçen emailimde paylaştığım girişimcilikle ilgili fikirlere katılıyor musunuz?
Kesinlikle katılıyorum. Girişimciliğe dair toz pembe dünya oluşturulması ve sadece ‘kendi işinin patronu olma’, ‘zengin olma’ vb. sunulan odaklarla insanların teşvik edilmesine ben de tahammül edemiyorum. Vazgeçmenin ve başarıya ulaşmanın çok zor olduğunu da göz önünde bulundurarak, kişilik, yetkinlik, motivasyon kaynakları, yaşam tarzı gibi analizler akabinde girişim yolculuğuna çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Sadece başarıya ulaşanların vitrine çıkıyor olmasına ek olarak bir de hayali başarıların olduğunu da göz önünde bulundurursak girişimciliğe ilgi duyanlar için risk artıyor. Bu sebeple ben temas ettiğim kişilere heveslerini kırmadan bu dünyanın gerektirdiği ön koşullar ve barındırdığı risklerinden de bahsetmeye çalışıyorum.
6- Bu emaili okuyan gençlere ve tüm okuyuculara önerileriniz nelerdir?
Üst sınır koymazsak liste çok uzun olur. :) Bu sebeple aklıma ilk gelen üç başlığı paylaşmak isterim.
Tecrübelerden Faydalanmak: Saygıdeğer ve başarılı kişilerin tecrübelerinden faydalanmayı çok önemli buluyorum. Evet yaptığımız hatalar en iyi deneyim. Ancak kısıtlı süreli bir hayatımız var ve onu maksimum seviyede değerlendirebilmek adına başkalarının tecrübelerinden faydalanmak büyük avantaj sağlıyor. Atacağım her önemli adım öncesinde o konuda deneyim sahibi ve güvenilir birkaç kişiden görüş almaya önem veriyorum.
İlişki Geliştirmek: Yazar Jim Rohn’un, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” söylemini hep göz önünde bulundurmaya çalışıyorum. Bu doğrultuda bağlantı havuzumu bilinçli şekilde geliştirmeye ve düzenli görüşmeler planlamaya çaba gösteriyorum.
Globale Odaklanmak: Son dönemlerde yaşanan pandemi, savaş vb. gelişmeler dünyanın hangi ülkesinde ne zaman ne olacağına dair hiçbir garanti olmadığını gösterdi. Buna ek olarak özellikle kendi işinizi yapıyorsanız bunu globale taşımak gereklilik noktasında. Bu sebeplerle dünya vatandaşı olmanın büyük önem arz ettiğini düşünüyorum.
Bülteninizde bana yer verdiğiniz ve sorumlu hissettiğim konularda paylaşım yapma imkanı sunduğunuz için teşekkür ederim.”
Ben de Bora Bey’e bu güzel soru-cevap için teşekkür ediyorum.
Ömrümüz Boyunca Parayı Düşünüyor muyuz?
Üstteki gibi bir grafikle karşılaşınca hak verdim, sanıyorum doğuyoruz ve kendimizi bilmeye başladıktan hemen sonra parayla ilgili düşünceler sarıyor beynimizi, ölene dek de devam ediyor. Bu grafik paranın olması ve olmamasından da bağımsız değişmiyor bu arada, ilginç…
🎸 Haftanın Videosu
Sevgili Çağrı Örskaya ‘nın kanalını yeni keşfettim, gitarla ilgileniyorsan veya en azından müzikle ilgileniyorsan eminim ki seveceksin.
Haftanın Tweeti
Girişimcilikle ilgili güzel bir gerçeği rakamlarla göz önüne sermiş sevgili Gürkan, çok sevdim.
Ekran Görüntülerini Güzelleştir
Pika ile dümdüz ekran görüntüsünü paylaşmak yerine arkaplana şık gradient görseller ekleyebiliyorsun, favorilere ekle bence.
AI ile Sanat Yap
Telefondaki uygulama olan Wombo webe de çıkmış, ben çok kullanıyorum mutlaka denemelisin. Kelime veya kelime grubu yazıyorsun ve sana yapay zeka ile bir sanat eseri oluşturuyor. Mesela “Stressful mind” yazdım ve bu çıktıyı verdi bana.
AI Created Art by Dream Create amazing works of art in seconds with the power of AI!
Bugünlük bu kadar :) Bültende olması gerektiğini düşündüğün konuları, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:
Sevgiler,
Tahir