Herkese selamlar 👋 Bir haftayı daha geride bırakıyoruz, yaz günleri uzun otobüs yolculukları yaparsın da Susurluk’ta inince ürperirsin ya öyle serin havalara geldik, yıl sonu yaklaşıyor, kendine yeni mini hedefler koymanın bence zamanı, bir değerlendir derim :)
Bugünkü bültende bulacakların:
-
Her Şeyi Bırakıp Yazılımcı Olma Yolu #2
-
LGBT’sinden Dezavantajlılara Ayrımcılık Konusu
-
Haftanın Videosu
-
Haftanın Tweeti
-
Haftanın Linkleri
Çayını, kahveni al uzun bir bülten, haydi başlayalım:
Her Şey Bırakıp Yazılımcı Olma Yolu #2
Bir önceki bültende eşimin serüveninden bahsetmiştim, çok kısaca işini bırakıyor ve yaklaşık 1 sene yazılımcı olmak üzere çalışacak. Bu paylaşım üzerine sizlerden o kadar güzel geri bildirimler ve yorumlar aldım ki tekrar bu ne kadar kaliteli ve birbirine destek olan bir kitle olduğumuzu anladım. Öğretmek isteyenler, staja almak isteyenler, 1 yıl sonunda görüşelim diyenler, müthiş motive edici mesajlardı, çok teşekkür ederim hem kendi hem onun adına.
Pek çok da ne yapıyorsunuz, nasıl yapıyorsunuz, bize de gösterin diyen mesaj geldi, açıkçası acaba bir Youtube kanalı açıp paylaşsak mı diye de düşündüm ama şimdilik bültenle başlayalım. Eşimin adı Neşe bu arada, eşim demek samimi gelmediğinden Neşe diye bahsedeceğim sonraki bölümlerde :)
Nasıl Yapıyoruz / Neler Yapıyoruz?
1- Ben öncelikle araştırmanın gücüne inanıp hangi kurs daha faydalı olur şeklinde öncelikli olarak Google, reddit, producthunt gibi yerleri bolca ziyaret ederek bir bookmark klasörü oluşturdum ve beğendiğim ve faydalı olabilecek siteleri favorilere ekledim.
Seninle de paylaşayım:
2- Aynı zamanda YouTube’a da göz attım ve orada da bazı kanalları takibe aldım:
3- Bir de Udemy var tabii, yıllardır içinde olan bir eğitmen olarak bakmasam ayıp olurdu, kaldı ki en çok yararlandığım kaynaklardan biri:
-
https://www.udemy.com/course/ios-13-app-development-bootcamp/
-
https://www.udemy.com/course/ios-mobil-uygulama-gelistirme-egitimi-swift/
4- Bu konuda online olmayan, sınıf ortamında kurslar var mı diye de baktım, var ama tarihleri şu anda bizim için uymuyor, bazıları çalışmamayı gerektiriyor, bazıları 30 yaşının altında olmayı gerektiriyor, bu konuda biraz dezavantajlı olduğumuzu fark ettim, yine de bir kaç tanesini listeleyeyim:
-
https://istanbulegitimmerkezi.com/urun/swift-ile-ios-programlama-egitimi-iphone-ipad-imac/
-
https://www.ucuncubinyil.com/egitim/ios-uygulama-gelistirme-kursu/
5- Bir de Türkçe içerikli, ücretsiz kurslar var:
6- Bence yeni bir şeyler öğrenebilmenin yolu yüksek motivasyondan geçiyor. İnsan ırkının yapısında da kolay vazgeçme, yapamıyorum deme, bahaneler üretme bolca var, dolayısıyla motivasyonu yüksek tutabilecek ve yazılım işini sürekli gündemine alabilecek aksiyonlar almamız gerektiğini düşündüm. Twitter’da pek çok etkin yazılımcıyı, upschoolio gibi kadın yazılımcı alanına yönelmiş olan hesapları da takip ederek konunun devamlı gündemde kalmasına yardımcı olmaya çalıştım. Konuyu burada sadece Swift’te tutmadık, mümkün olduğunca mobil alanda kalmaya çalışarak ve geçmişi bizim gibi çok farklı alanlarda olan insanları özellikle seçtik ki benzer motivasyonla ilerleyebilelim. İnancımız var, gençliğimiz var :) Hangi yolu seçersen seç, önemli olan o yolda ilerleyebilmektir ve bir daha geriye bakmamaktır derler…
Peki Şu Anda Neler Yapıyoruz?
Kafan karıştı değil mi, onlarca link, bir sürü yapılacak şey var. Farkındayım, ama bir işi doğru şekilde öğrenmek için bence bu yollardan geçmek gerekiyor. Bu arada benim listelemediğim veya deneyimlemediğim de onlarca link var, üsttekiler sadece bizim seçtiklerimiz.
Ben işim gereği yazılıma daha yakın olduğum ve araştırma gücüme çok inandığım için biraz yönlendirmeleri ben yaptım. Açıkçası önceliği olabildiğince güncel eğitime vermek istemiştim ve bu nedenle CodeWithChris ‘in Learn iOS in 90 Days eğitimine verdim ve düzenli olarak 90 gün çalışırsak bu işte ne kadar ileriye gidebiliriz bir bakalım dedik. Genelde biz diye konuşuyorum bu arada çünkü ben de anlamaya, öğrenmeye hevesliyim. Başladık başlamasına, bir hafta kadar da fena gitmedi ama bir yerlerde tıkandığımızı hissettim. Evet bir şeyler yazarak bir şeyleri ekranda görebiliyorduk ama neden yaptığımızı anlatmadığı için tam kafamıza yatmıyordu. Chris biliyoruz takılıyorsunuz ama devam edin, ileride parçalar oturacak dedi ama ben bir yandan arayışa girmiştim, belki de Türkçe ilerlemek temelleri daha iyi atmayı sağlayabilirdi.
Bu sırada bir de karşımıza şöyle bir problem çıktı: Swift diğer dillerle karşılaştırıldığında genç bir dil sayılır, iki tane ön yüz için seçenek var, biri Storyboard biri de SwiftUI, biz Chris’ten SwiftUI öğrendik ama meğer piyasanın %80-90ı hala eski yöntemle devam ediyormuş, dolayısıyla Storyboard da öğrenmek gerekliydi ve ben eğitim araştırırken buna hiç dikkat etmemiştim.
Her neyse detayları atlıyorum yoksa yazı bitmeyecek, Neşe ve ben farklı yollardan ilerliyoruz, ben onun Udemy öğrenimini baltalamamak için yolumu değiştirdim, hangi derste kaldığı net görünsün, karışmasın istedim.
Neşe’nin Yolu (Bu da film ismi gibi oldu):
Tahir’in Yolu
Benimkinin biraz daha dağınık olmasının sebebi aslında hangi yol doğruysa o tarafa Neşe’yi çekmeye çalışmam, örneğin YouTube’daki algoritma ve nesne tabanlı programala derslerinin yazılımcılığa baş koymuş herkes tarafından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Neşe tabii bana göre çok daha düzenli çalıştığı için o bir kaynağı alıp onu takip ediyor. Hangimizin daha ileri gittiğinden çok öğrenme kalitemize bakıyoruz aslında. Ve tabii henüz esas çalışma başlamadı, Kasım ayında işini tamamen bıraktıktan sonra hedefe doğru ilerlemeye başlayacağız daha bunlar ısınma turları :) Özellikle çocuk sahibi iseniz zaten gün içinde çalışmaya vakit bulmak çok zor, vicdan azabı da oluyor. Bundan başka bir yazıda bahsedeyim.
Sanıyorum YouTube işi daha mantıklı bu konuda, o kadar çok yazacak şey var ki şimdilik burada kapatıyorum :)
LGBT’sinden Dezavantajlılara “Ayrımcılık” Konusu
17.bültende bahsetmiştim bir Sabancı Holding programı olan Xposure’un içindeyim. Xposure yaklaşık 3 yıl süren ve pek çok anlamda liderlik potansiyellerini geliştirmeye yönelik bir program. Geçtiğimiz hafta bu program dahilinde “Değişim Yönetimi” ve “Ayrımcılık” konularını merkeze aldığımız 4 gün geçirdik, ekip Sabancı Holding’in çeşitli şirketlerinden yaklaşık 25 kişi bu arada.
Konu başlığına doğru gelecek olursam, eğitimin başladığı gün yani Pazartesi günü “Living Library” isminde bir etkinlik vardı, bu etkinlik LGBT bireyleri tanıyabilmemiz, onlara sorular sorabilmemiz için bir fırsat veriyordu, farklı yönelimlere sahip 5 kişiyle tanışıp hayat hikayelerini dinlemek, başlarından geçenleri öğrenmek çok farklı bir deneyimdi. Açıkçası sadece LGBT değil bütün gruplara “İyi insan olsun yeter” mentalitesiyle bakıyor olsam da farkındalığı artırmak, bu vizyona sahip olabilmek özelinde etkinliği çok anlamlı buldum. Bu yazıyı yazarken bile hata yapmamaya çalışıyorum, her şey önce dille başlıyor. Olabildiğince cinsiyet bahsetmeden konuşmak, “insanoğlu” dememek, “adam/saat” dememek benim için epey zor mesela. Super Mario’yu hatırla, bölümler giderek zorlaşıyordu ve en zor bölümü geçmek de en zevklisiydi ya, galiba hayat da öyle, ilerledikçe daha kolay olacağını düşünüyorsun tecrübeden dolayı, ama öyle olmuyor, daha zor bölümler karşımıza çıkıyor.
Salı günü de bu zamana kadar neden gitmemişim dediğim bir etkinliğe katıldık. Turkcell’in Gayrettepe metro istasyonunda bulunan “Sessizlikte Diyalog” gerçekten çok etkileyici. İki bölüm var, önce duymayanlar için düzenlenmiş bir alana giriyorsun, telefonlarımız içeriye alınmadığı için (Kilit bir odada tutuluyor) ne kadar sürdüğünü tam bilmiyorum ama tahminen yarım saat sürüyor. Özel bir kulaklık takıyorsun, (Kulak üstü bir kulaklık, gözlüklüysen gözlüğünü çıkarman gerekebilir, acıtıyor) %70 derecesinde sessizlik sağlıyor, gerçekten çok az şey duyuyorsun. İşaret dili kullanımı, mantığı, vücut bölümlerinden örnekler verilerek (Örneğin göz, saç, burun…) anlatılıyor ve bulmamız sağlanıyor. Hem yaratıcılığı artırabilecek hem de ufkunuzu açacak bir tur. Arkasından da 45dk kadar sürdüğünü düşündüğüm görmeme etkinliğine girdik. Gece karanlıkta önce görmeyiz ama sonra bir şeyler görünür ya, açıkçası ben girene kadar biraz bir şeyler göreceğimi düşünmüştüm, ama o da ne içeri girdiğim an zifiri karanlık. Tabii öncesinde uyarıyorlar, içeride merdiven yok, tümsek yok, kaybolma ihtimaliniz yok merak etmeyin diye, ellerinize de bastonlardan veriyorlar ki çarpmayın. Yaklaşık 45dk boyunca hiç bir şey görmemek, ilerlemeye çalışmak, duvarları hissetmek ve duvarlarda ne olduğunu anlamaya çalışmak, “sesli betimleme” ile film izlemek, vapura binmek çok farklıydı.
Etkinliklerin çıkışında arkadaşlarımızla değerlendirdiğimizde herkeste mental bir yorgunluk net şekilde göze çarpıyordu. Benim sadece şöyle “özel” bir durumum var, küçükken yaklaşık 3 yıl perthes adı verilen ortopetik bir hastalık nedeniyle sol bacağıma aletler takılmıştı ve 3 yıl boyu robocop gibi hayatıma devam etmiştim, bu yaşanmışlık bu tip durumları çok daha hızlı anlamamı sağlıyor çünkü o 3 yıl boyunca istisnasız tanıştığım herkes “Ayağına ne oldu?” diye sorup üzülüyordu ama inanın bana o benim gerçeğimdi ve ben sadece başıma ilk geldiği zaman üzülüp onu çoktan atlatmıştım. İlk zamanlarda herkese açıklamalar yapıp detaylı anlatırken, sonra “Sakatım” deyip geçiyordum. Şöyle bir çocuk düşünün, 1. sınıfta oturulacak yerde yazan ve sırada oturan, öyle hareketli, öyle şımarıkken (!) bu tip hareket engelleyici bir hastalıkla karşılaşmak çok feci, üç yıl boyu boyumun kısıtlı uzaması, sol ayağımın hala diğerinden küçük ve güçsüz olması konularına hiç girmiyorum :)
Toparlayacak olursam bu insanlar aramızda, çevremizde, her yerdeler. Toplumda çok farklı düşünceler olabilir, ama kişisel fikrim herkesi kucaklamak üzerine, ancak bu şekilde gelişebilir, ilerleyebiliriz. Saygı duymak, ötekileştirmemek çok zor değil, zaten onlar da pozitif ayrımcılık istemiyorlar, tek söyledikleri “Biz de sizin gibiyiz, normal davranılmak istiyoruz.” Ben her nasıl ki moda fotoğrafçısı olduğum dönemde heteroseksüel olduğum için sektördeki gayler tarafından ötekileştirildiysem de tam tersinin çok daha sık olduğunu görüyorum, duyuyorum. Yapmayalım, etmeyelim, Dünyaya ve olaylara daha geniş bakalım.
🎸 Haftanın Videosu
Google geçen hafta Shopping Festival adı altında bir etkinlik düzenledi, etkinlikte 3.13’ten başlayan alanda Akan Abdula ‘nın sunumunu sadece dijital sektör çalışanları değil, bence herkes izlemeli.
Haftanın Tweeti
Burak’ın tweeti ile Lego severler için çok acayip bir uygulamayı keşfettim. Var olan parçalardan neler yapılabilir söylüyor bu uygulama, sen de Lego seversen bir saniye bile düşünmeden indir derim.
Haftanın Linkleri
https://quillbot.com/: İngilizce cümleler kuruyorsan, tatmin olmuyorsan veya daha native bir dille yazılabileceğini düşünüyorsan kesinlikle kullan. Hem çok pratik hem de çok iyi iş çıkarıyor.
https://www.designspiration.com/: Dizayn seversen, renk paletlerine göre görsel arıyorsan bu siteye bayılacaksın. İstediğin renkte, veya palette logolar, tasarımlar… Ne istersen burada.
https://whattotweet.com/: Twitterda aktif olmak istiyorsun ama ne yazacağını bulamıyorsan bu site sana yardımcı olabilir. Gerçekten çok akıllıca taktikler var.
Bugünlük bu kadar :) Bültende olması gerektiğini düşündüğün konuları, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:
Sevgiler,
Tahir