Tursuz Fransa Gezisi – Paris Rehberi

Oh la la Paris, zarif Paris, herkesin bildiği, görmek istediği Paris… Roma ‘dan sonra sıradaki durağımız belki de Dünya’nın en ünlü şehri Paris ‘ti. Tabii söz konusu şehir Paris olunca beklentiler de yüksek oluyor, gerçi Roma ‘da beklentilerimizin çok üstünde bir şehir bulduğumuzdan Roma Rehberi yazımda bahsetmiştim. Şimdi de tüm sakinliğiyle karşımıza çıkan Paris ‘ten bahsedelim bakalım.

Yurtdışı Gezilerinizi Ucuza Yapmanın Yolu

Yazıya başlamadan ufak bir ipucu vereyim, Artıway’i kullanarak booking.com alışverişlerinizde ciddi geri ödemeler alabiliyorsunuz. Şu yazımdan detaylı bilgi alabilirsiniz.

Paris Havaalanı ve Ulaşım Detayları

Paris ‘te 3 tane havaalanı var:

1- Charles De Gaulle Havaalanı (CDG): Paris ‘in en ünlü ve popüler havaalanı, Avrupa ‘nın Londra ‘dan sonra en çok yolcu trafiği olan, Dünya ‘da da bu konuda 8.olan Charles De Gaulle (Fransızlar Şarl dö go diyor)  2013 yılında yaklaşık 52milyon yolcu taşımış. Popüler tüm havayolları bu havaalanına iniyor. Taksiyle Paris merkeze ortalama 55€ gibi bir fiyatla ulaşabiliyorsunuz.

2- Orly Havaalanı (ORY): Paris ‘in yine ismi oldukça bilinen, 2. büyük havaalanı, güneyde bulunuyor. Taksiyle Paris merkeze ortalama 50-60€ gibi bir fiyatla ulaşabiliyorsunuz.

3- Beauvais Havaalanı (BVA): Ucuz havayollarının iniş yaptığı, Paris ‘e oldukça uzak havaalanı, indiğinizde “Ben nerdeyim?” demeniz çok olası. Taksi ile Paris yolculuğu yapmak isterseniz 120€ civarında bir ücret gerektiğini söyleyeyim ki uzaklığını daha rahat anlayabilin :)

Biz Roma – Paris arasını Ryan Air ile uçtuğumuz için Roma çıkışımız Ciampino Havaalanı idi, inişimiz ise tahmin edebileceğiniz gibi Beauvais. Bu arada Fransızlar buraya “Bu-vu” diyor. Yani çoğu harfi okumayacakları aklımdan geçiyordu da en azından “Buova” gibi tahmin ediyordum indiğinizde zaten ingilizce konuşmayan Fransızların en azından “Buvu” dediğini duyarsanız havaalanını kastettiğini anlayabilirsiniz. Otobüs garajına benzeyen çok küçük bir havaalanı burası, bozkırın ortasına iniyorsunuz adeta. Tabii Euro bölgesi bir şehirden geldiğiniz için pasaport kontrolü vs olmuyor, yani İstanbul ‘dan İzmir ‘e gider gibi uçaktan çıktığınız gibi havaalanından da çıkabiliyorsunuz. İner inmez havaalanında shuttle otobüsler, taksiler sizi bekliyor, şehir çok uzak olduğu için ve daha önce internetten araştırdığımız için shuttle otobüsleri tercih ettik. Biletleri havaalanının içinden aldıktan sonra hiç bir tabela sizi otobüse yönlendirmiyor, ingilizce konuşmayan fransızlardan yardım almak ve yüzünüze ısrarla fransızca cevap verenlerin cümlelerinden en azından “right” , “left” gibi şeyler kapmaya çalışıyorum ama en sonunda sağa sola koşuşturduğumuzu gören bir Hollandalı bize yardım ediyor. Çıkış kapısından çıktıktan sonra sol tarafa yaklaşık 3 dakika yürürseniz otobüsleri görüyorsunuz, orada da otobüs şoförü Fransızca konuşarak sizi karşılıyor, biletlerinize bakıyor ve oldukça soğuk bir tavırla otobüse alıyor. Doğrusu Paris için başlangıç hiç de hoş olmamıştı Roma ‘dan sonra. Kapalı bir hava ve kaba insanlar… Her neyse bu şehir içine götüren otobüsler kişi başı 17Euro. Taksiye binmeye kalksanız 120Euro civarında olunca biraz mecbursunuz zaten bu otobüslere, yaklaşık 1 saat yol aldıktan sonra Paris ‘te Porte Maillot isimli yere geliyorsunuz, yolculuk sırasında Eiffel ‘i görebilir, heyecanlanabilirsiniz en azından :) Porte Maillot burada bir havaalanı ve şehir arası merkez gibi düşünebilirsiniz. Dönüşte de aynı yerden havaalanlarına otobüsler kalkıyor. Buradan otelinize geçmek için metroyu kullanabilirsiniz, Fransız metrosu gerçekten hemen hemen şehrin her yerine gidiyor ve 500metrede bir durak var, yani ünlü olduğu kadar var dedirtiyor. Biz eşyalarımızla pek yürümek istemediğimizden ve biraz yorgun olduğumuzdan taksi ile geçmeye daha önceden karar vermiştik. Taksi hesaplayıcıları kullanarak yaptığım hesap 15Euro ‘ya işaret ediyordu, buna değeceğini düşündük. Tabii taksicilerin yanına gelince “How much?” gibi en azından önceden ne kadar tutacağını tahmin edebilecekleri basit sorular sordum ama yine fransızca cevaplar aldım, arada sadece taksimetre kelimesini yakaladım, “Taksimetre ne yazarsa o abi” demek heralde diye bindik gittik, ben tabi Istanbul ‘da alıştığım için acaba taksi bizi dolaştırır mı gibi garip sorularla kafamda, elimde cep telefonunun navigasyonu… Ama yabancı ülkelerde inanın bir kere bile bizi dolandırmaya çalışılan bir ortam görmedim, zaten sistemi turist kazıklamama üzerine kurmuşlar, her şey düzgün gitti seyahatler boyunca, otelin kapısına geldiğimizde de taksimetre 17Euro yazdı.

Paris ‘te Nerede Kalınır?

Bu tamamen sizin tatilden ne beklediğinizle ilgili, ben bizimkinden bahsedeyim; genellikle tarihi bölgeler ve müzeler ağırlıklı geziler yapıyoruz. Büyük şehirlerde genellikle merkezde olan oteller pahalı olur, size tavsiyem yine de merkezde bulabileceğiniz nispeten düşük yıldızlı otelleri veya merkeze tek metroyla ulaşabileceğiniz otelleri seçmeniz. Bizim otelimiz Hotel Lecourbe idi. Kesinlike tavsiye ediyorum. Şehrin merkezinde Lecourbe caddesinde, Sevres- Lecourbe metro durağına çok yakın, gece-gündüz oldukça güvenli, Eiffel Kule ‘sine yürüyerek 15 dakikalık mesafede bir otel. Odalar oldukça küçük ama zaten sadece uyumak için kullanacağımız için çok da sorun değil, oldukça şirin dekore edilmiş, kırmızı – siyah ve beyaz renklerin kullanıldığı otelde aynı zamanda kahvaltı da ücrete dahil oluyor. Fiyatlar sürekli değişiklik gösterdiği için paylaşmak çok mantıklı gelmiyor, TripAdvisor gibi yerlerden bakmanızı öneririm. Kahvaltıları her ne kadar bizim damak tadımıza oldukça ters olsa da (genellikle tatlı şeyler, reçel, ekmek arası nutella gibi) otelde kahvaltı yapmak bence her zaman dışarıya göre avantajlı oluyor. Bu arada tüm bahsedeceğim otellerde bedava kablosuz internet vardı, bu oldukça büyük bir nimet, hem ertesi günkü geziyi planlamaya çok yardımcı, hem de eş dost ile iletişiminizi sağlıyor.

Paris Gezilecek Yerler

Paris ‘in nüfusu yaklaşık 12 milyon. Yalnız banliyoları kaldırdığımızda ve sadece şehir içine baktığımızda bu sayı 2,5 milyon civarına düşüyor. Bu ilginç detay şehrin ne kadar geniş bir alana yayıldığı hakkında gitmeden bize fikir veriyordu, aynı zamanda ünlü Paris metrosunun da ne kadar işlev gördüğünü adeta belgeliyordu. Otelden dolaşmaya çıktığımız an şaşırdık çünkü Eiffel ‘e çok yakın olmamıza rağmen sokaklarda tek tük insan görünüyordu, Paris gerçekten çok sakin ve çok az insanın göründüğü bir şehir, daha sonra Paris metrosunun bu sakinliğe büyük etken olduğunu fark ettik tabii, herkes yer altında…

1- Eiffel Kulesi

Size de belki bana daha önce olduğu gibi çok çekici gelmiyor olabilir, demir yığını veya büyük bir elektrik direği gibi görüyor olabilirsiniz ama öyle değil. Biz akşam saatlerinde gittiğimiz için belki daha çok etkilendik, her şeyden önce Eiffel ‘e giden yol kocaman bir park, yemyeşil… İnsanlar köpeklerini gezdiriyor, basketbol sahalarında basketbol oynuyorlar, paten kayıyorlar veya spor yapıyorlar, hem de Eiffel Kulesi ‘nin hemen yanında. Bu arada Fransızlar buraya bizim gibi “Eyfel” değil “Ayfel” diyorlar. Her neyse Eiffel ‘i öyle bir ışıklandırmışlar ki gerçekten yanına gittikçe her alandan fotoğrafını çekmek istedim, gerçekten çok çok büyük, isterseniz asansörle veya yürüyerek kuleye çıkabiliyorsunuz. Biz aslında yorgun olmamıza rağmen gece bir daha Eiffel ‘e gelemeyeceğimizi tahmin ederek kuleye çıkmaya karar verdik. Asansör için yaklaşık 300 kişilik sıra vardı, yürümek için ise 50 kadar… Gençliğimize güvenip yürümeyi seçtik. 5Euro gibi bir giriş ücreti var. Eğer asansörle çıkmak isterseniz 9Euro veriyorsunuz, en tepeye çıkmak isterseniz 15Euro veriyorsunuz. 3 katlı gibi düşünün, normalde en fazla 2ye kadar çıkabiliyorsunuz, yürüyerek de biz 2.kata kadar çıktık. Dinlene dinlene çıkmak zor değil, zaten her yerde harika bir manzara sizi karşılıyor, yalnız değilseniz sohbet ede ede o basamaklar geçiyor ve zaten katlara geldiğinizde 360 derece Paris manzarasıyla karşılaşıyorsunuz ki gerçekten harika… En altta fotoğraflarımda zaten bir çok Eiffel fotoğrafı göreceksiniz, insan gerçekten çok etkileniyor, bence gündüz bu kadar etkileyici değil… Bu arada aşağı inerken basamakları saydık, yanlış saymadıysak 702 basamak var, yani inip çıktığınızda yaklaşık 1400 basamak ediyor, yani 250 kalori yaktınız artık rahat rahat yemek yiyebilirsiniz :)

eiffel

2- Louvre Müzesi

Aklınıza hemen “Da Vinci Şifresi” kitabı veya filmi geldi mi? Evet o ünlü Mona Lisa portresi tam da burada sergileniyor. Dünya ‘nın en çok ziyaret edilen müzesi, içinde binlerce eser bulunan müzedeki eserlerin hepsine 1 dk bile ayırsanız haftalarca içeride kalmanız gerekiyor o yüzden müzenin daha çok ilginizi çeken bölümünü seçip ziyaret etmenizi öneririm. 16 Euro gibi bir girişi var, eğer Mona Lisa ‘yı görmek isterseniz kalabalığı biraz yarmanız gerekiyor ki en büyük kalabalık burada bulunuyor, popülerizmden nasibini almış bir yer daha yani :) Louvre’a mutlaka ama mutlaka gidin, koca bir gününüzü alsa bile buna değer. Bu arada Louvre Müzesi ‘nin girişinde çok sıra görürseniz bilin ki tek giriş burası değil, piramite arkanızı dönün, önünüzdeki kubbe kapıyı geçin ve sola bakın, en az sıra olan kapı orada…

louvre

3- Notre Dam Katedrali

Burası da yine hikayesi ile ve kahramanı Notre Dam ile ünlü katedral. Gotik yapısı ve ihtişamı ile Louvre’dan yürüyerek de ulaşabileceğiniz bir yer. Katedrale giriş ücretsiz fakat üst kısımları ve hazineleri gezmek 8.5 Euro. Biz açıkçası buradan pek etkilenmediğimiz için o sıraya girmek istemedik, katedralin içi yine etkileyici, özellikle camlardaki vitrayların detayların odaklanmanızı öneririm. Katedralin etrafında hediyelik eşya satan yerler var, aynı zamanda katedralin arka tarafından görünüşü de merak ediyorsanız etrafında bir tur atmanızı öneririm.

notre_dam

4- d’Orsay Müzesi (Musee d’Orsay)

Louvre gibi yine çok ziyaretçi çeken bir başka müze, çoğu yerde Louvre ‘dan daha güzel olduğunu duymuştum, önünde yine sıra olmasına rağmen içeriye giriş yaptık, içeride fotoğraf çekmek yasak bu arada. Orse diye okunan müze eski bir tren istasyonuymuş ve daha sonradan müzeye dönüştürülmüş, biletler 11Euro ve üstlerinde Paris ‘e ait binalar var, o yüzden hatıra olarak da saklayabilirsiniz, örneğin bizimkilerin birinin üstünde Eiffel diğerinin üstünde Notre Dam Katedrali var, hala saklıyorum.  Van Gogh, Rodin, Courbet, Monet, Degas, Renoir, Cezanne gibi ünlü isimlerin eserlerini görebileceğiniz müze eminim ki sanatseverleri tatmin edecektir. Özellikle Courbet beni çok etkiledi.

dorsay

5- Tuileries Bahçesi (Jardin des Tuileries)

Hayal gibi bir yer burası, çok büyük bir park, ortasında büyük bir havuz var, havuzun yanına sandalyeler koymuşlar, bu sandalyeler biraz arkaya yatık duruyor, yani oturduğunuzda hafif yatar pozisyonda oluyorsunuz, sadece kuş sesleri var ve etrafınızda bir şeyler yazanlar, resim çizenler vs görüyorsunuz, huzur veren bir yer hem de şehrin çok merkezinde, üstteki yapılara giderken içinden geçerek huzur bulabilirsiniz.

Jardin_des_Tuileries

6- Zafer Takı (Arc de Triomphe)

Champs-Élysées, yani bizdeki ismiyle Şanzelize Caddesi ‘nin bitiminde, ya da bakış açınıza göre başlangıcında bulunan büyük eser. Napolyon askerlerine savaşta “Zafer Takı’nın altından geçip Paris’e döneceksiniz” diyerek seslenirmiş, bu yapı da Fransızlar için oldukça önemli yani, yaklaşık 50 metre yüksekliği var, tahmin ediyorum Şanzelize’ye xaten gideceğiniz için Zafer Takı ‘nı da görmeden gelmek olmaz.

zafertaki

7- Şanzelize Caddesi (Champs-Élysées)

Dünya ‘nın yine en ünlü caddesi. Büyük ve ünlü markalar bu noktada buluşuyor, sadece kıyafet olarak düşünmeyin, Otomobil markaları, cep telefonu markaları gibi çok ünlü tüm markalar burada. Açıkçası Bağdat Caddesi ‘nden çok farkı olmadığını söyleyebilirim, ben çok daha farklı hayal ettim belki de ama çekiciliği pek yok bana göre. Yalnız cadde üzerinde bir turunu 90Euro ‘ya attırdıkları Ferrari ve Porshe ‘ler vardı, o iyi bir fikir gibi geldi, Türkiye ‘de uygulamalı :)

sanzelize

Paris Hakkında Diğer Detaylar

Paris yürüyüş rotamız
Paris yürüyüş rotamız

Fransızlar gerçekten de çok mecbur olmadıkça ingilizce konuşmuyorlar, hatta anlamadığınızı bile bile yüzünüze aynı cümleyi birden fazla kez fransızca olarak tekrar ediyorlar, bu başlarda biraz sinirlendirse de sonradan alışıyorsunuz. Genelde soğuk insanlar ama işlerini çok iyi yapıyorlar. Paris ‘te üstteki yürüyüş rotamızda da göreceğiniz gibi büyük parklar var ve turistik yerlere çok yakın durumdalar, bu parklarda asla güvenlik sorunu yok, seyyar satıcılar yok. Şehir çok sakin, çoğu zaman Eiffel ‘e en yakın sokaklarda bile en fazla 4-5 insan görüyorsunuz, spora çok önem veriyorlar, koşan, bisiklet binen çokça insan göreceksiniz. Turistik yerler birbirine yakın, yürüyerek gidebilirsiniz, ama müzeleri de sindirerek gezerseniz çok yorulacağınıza eminim, özellikle Louvre ve d’Orsay çok yoruyor. Evlerin ferforje demirleri mutlaka ilginizi çekecektir, bizdeki gibi kaba değil, adeta dantel gibi işlenmiş ince demirlerle oluşturulmuşlar, genellikle bir apartmanın tüm daireleri bu şekilde ferforjeler kullanılmış bu da büyük bir bütünlük oluşturuyor, Paris bu yönüyle gerçekten çok zarif bir şehir. Bu arada şehri gezerken haberlerde çokça bahsedilen Ermeni Soykırım Anıtı ‘nı da göreceksiniz, arada kalmış bir heykel bana göre ama biz gördüğümüzde önünde yine 3 tane çiçek vardı yeni konulmuş, bu konuya oldukça önem verdikleri ve gündemde tutmak istedikleri bariz. Her bakımlı Avrupa şehri gibi Paris’ te de her köşe başı heykel görmeniz olası. Şehirde kiralık bisikletler de çokça var, dümdüz bir şehir olunca bisiklete binmek de harika oluyor. Paris ‘te de otelinizden çıkarken check out sırasında sizden şehir vergisi talep edilebilir, ortalama gecelik 1 Euro olan bu vergiyi bizden almadılar, otelin yıldızı ve sınıfı da bu fiyatı artıran ve eksilten bir etmen.

Paris kısaca çok zarif ve kendine has bir şehir, söylenen kadar var mı derseniz kesinlikle var derim…

Paris ‘te çektiğim tüm fotoğraflar da altta:

0 Shares:
16 comments
  1. Fransa bu kadar mı güzel yorumlanır ! özellikle eyfelin üzerine bişey söylenir mi ki ..

  2. Selamlar Tahir bey, blogunuz için teşekkürler, gezilecek yerleri sayenizde teker teker gezdik. Şanzelize bölgesindeki Frontenac hotelinde kaldık, merkezi olduğu için aksamları yemek yeme konusunda bol bol alternatif vardı. Ulaşım konusunda Paris’in içinde hop on hop off ‘un kırmızı otobüslerini kullanarak rahat ettik. Havalimanı transferleri için http://www.parisdolmusu.com’u tercih ettik ve sorun yaşamadık çekmedik.

    Paris’e gitmek herkese nasip olur umarım, çok güzel şehir ..

  3. Hersey tamamda arkadaslar parise fidip eifelli , muzeyi falan gezip tahir arkadasimizin bahseddigi otelde toplam 1 hafta kalip donmemiz bize ne kdara patlar ??

  4. tahir bey merhaba, fransa gezisi yazınızı okudum ve bende sizin gibi tursuz ve macaristan üzerinden beauvais havaalanına raynair ile uçtum, gezi tarihim 13-15 kasım 2015 ve çok kötü bir tarihe denk geldim, parise uçtuğum günün akşamı pariste terör saldırıları oldu, ertesi gün yani 14 kasım cumartesi günü tüm pariste kırmızı alarm vardı birçok müze ve turistik merkez güvenlik nedeniyle kapatılmıştı, bazı caddeler polis ablukasındaydı, paris sokakları bomboş ve sadece az sayıda turiste kalmıştı. eli tüfekli fransız polisi, jandarması her sokak başında hazırda bekliyordu. fotoğraf çekmek boş sokaklarda biraz daha olumlu oldu, ama malesef terör saldırılarının korkusu fotoğraf çekmenin önüne geçti. 15 kasım pazar sabahı parist'e bulunan tüm turistler havaalanlarına gidip geri dönmek için porte-maillot durağına yığılmıştı, tam 100-150 metre insan kuyruğu vardı otobüs durağında. beauvais havaalanına vardığımızda tam donanımlı jandarma havalimanını ablukaya almıştı, güvenlik kontrolünde üst aramalarının yanında bagaj açıp aramada oldu, birçok ülkeye gittim ben böyle arama görmedim, schengen vatandaşları dahil tüm yolcular pasaport kayıdı için extra bir bölgeye yönlendirildi, çıkış yapan tüm yolcular kayıt altına alındılar. ayrıca belirtmek isterim ki belkide oradaki müslüman ülke pasaportu taşıyan tek ben vardım ve bana özel arama yaptılar. kısacası kabus gibi bir gezi geçirdim ve çok fazla tedirginlik yaşadım. gezi için yola çıkmadan önce yazınızı okuyup bazı notlar almıştım ve bu çok işime yaradı, size çok çok teşekkür ederim. gezi yazılarınınızın devamını bekliyorum,

    1. Murat Bey, paylastiginiz icin oncelikle tesekkurler. Cok uzuldum okurken bu kadar sanssizlik olmaz, oyle bir zamana denk gelmissiniz ki! Cikis yapmak zorunda miydiniz peki onu merak ettim bir kac gun daha kalinabilir miydi?

  5. merhaba tahirbey, gezi planım 13-15 kasım tarihleri arasındaydı, çıkış tarihim önceden planladığım gibi oldu. eğer planlamam daha uzun süre olsaydı herşeye rağmen birkaç gün daha kalabilirdim, paris çok güzel bir şehirdi.

  6. Merhaba yorumlarınız için teşekkür ederim aydınlatıcı oldu.sizin tavsiyeniz üzerine lecourbe otelden rezervasyonumuzu yaptırdık.sizden ricam charles de gaulle havaalanından otelimize en uygun şekilde nasıl ulaşabiliriz teşekkürler.

    1. Enver Bey, oteli beğenirsiniz umarım, siz yazınca tekrar gitmiş gibi oldum. Biz Charles de Gaulle 'ya inmemiştik o yüzden sadece gittik oraya, geç kaldığımız için de taksiyle geçmiştik, o yüzden ucuz bir yolunu hatırlamıyorum kusura bakmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like
Devamını Oku

Metallica 2014 Konseri @İstanbul

Yıl 2010, yer İnönü Stadyumu. Sonisphere festival kapanışını boğaza nazır Metallica yapıyor. En yakın iki arkadaşımla beraber daha…
Devamını Oku

Hyundai i30 İncelemesi

Yazı İçeriği Hide Genel Bakışİnceleme KoşullarıAracı Alım Sırasında Başımdan Geçenlerİlk İzlenimHyunda i30 Elite Donanım Paketi İçeriğiYurtdışında Sunulan ama…