23 Mart Pazar günü fotoğraf eğitim gezisi hem de Sony A7R ‘yi test etmek amacıyla sınır şehrimiz Edirne deydim. Güçlü tarihi ve İstanbul ‘a yakınlığı sebebiyle gerçekleştirdiğimiz bu gezi için sabah saat 7:00 da Kadıköy ‘den yola çıktık. Yaklaşık -eğitmenlerde dahil- 45 kişi Kadıköy-Mecidiyeköy ve İncirli duraklarından otobüse alınarak yolculuğumuza başladık. Edirne yolunda verdiğimiz iki molaya istinaden saat 10:30 gibi Edirne ye vardık.
Genelde bu tarz gezilerde yanıma DSLR alırım fakat kısıtlı sürede test etme şansına sahip olduğum için Sony A7R+ Zeiss 55mm f:1,8 lens setini yanıma aldım. Sony A7R nin ilk testini daha önce Tahir yapmıştı. Bu setin stüdyo performansı için de buraya bakabilirsiniz.
Edirne kenti, bölgeye adlarını veren ve Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan Traklar kurmuştur. Bu sebeple Edirnelilere trakyalı da denmektedir. Edirne adı, kentin Latince ve Yunanca ismi olan Hadrianoupolis (Hadrianus’un kurduğu şehir, Hadrianus’un şehri) sözcüğünün Türkçe’de Edrenebol, Edrene ve Edirne olarak evrimleşmesiyle bugünkü halini almıştır. Başka bir ihtimal de, gene Hadrianoupolis’ten türetilmiş olan, şehrin Bulgarca adı Odrin’den evrimleşmiş olmasıdır. Uzun süre Osmanlıya başkentlik yapan Edirne (Muhteşem Yüzyıldan önceki dönem) “rakı”mıyla, lehçesiyle ve neşeli insanları ile anılmaktadır.
Edirne Kenti Gezi güzergahımız;
- Selimiye Camii,
- Selimiye Çarşı İçi,
- Eski Camii,
- Tarihi Ciğerci Kazım Usta,
- Tarihi Edirne sokakları,
-
Edirne Büyük Sinagoğu,
- Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kampüsü,
- Edirne İkinci Bayezid Köprüsü.
Selimiye Camii ve Çevresi
“Edirne’de bulunan, Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer) yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir. Caminin kapısındaki kitabeye göre yapımına 1568 (Hicri:976) yılında başlanmıştır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması planlanmışsa da ancak II. Selim’in ölümünün ardından 14 Mart 1575’te ibadete açılmıştır.(*)”
Sony+Zeiss ile ilgili ilk belirtmem gereken şey 55 mm in gezi fotoğrafçılığı için yeterli olmadığı. Bu tarz yolculuk, keşif ve geziler için muhakkak yanınızda geniş açılı bir objektif bulundurmanız gerekli. Yukarıda gördüğünüz fotoğraf gibi geniş eserleri çekmek için ne kadar uzak olsanız da 55mm dar kalmakta.
Selimiye Camii ‘sinden sonra hemen dış avluda yer alan merdivenlerden aşağıya inerek caminin çarşısını gezme şansına sahip olduk. Bu az ışıklı ortamdan yararlanıp Sony ‘i ISO testine tabi tuttum.
Çektiğim fotoğraflar ;
FF sensörün avantajı olarak 12800 ISO da bile doğru pozlamayla netlik noktanızdan çok fazla kayıp vermeden limitli ölçülerde basılabilir ya da internet ortamında kullanılabilir fotoğraflar elde edebilirsiniz.
Çarşıdan ayrıldıktan sonra karşımıza kuşların olduğu meydan çıkıyor. Eminönü Yeni Cami önünde nasıl kuşları beslemek için yem satılıyorsa aynı uygulama burada da mevcut. Kuşları beslerken ortalarına dalan ufaklıkların fotoğrafları üstünde bol miktarda kuş kanadı çırpınışını bu şekilde görüntüleyebilirsiniz.
Kuşlar ile vedalaştıktan sonra camiyi arkamıza alıp “fıskiyesi kırılmamış” havuzun önünde mola veriyoruz. Etrafta bizim gibi birçok fotoğraf öğrencisi-öğretmeni mevcut. Onlarda bizim gibi öğrencilerine makine ve fotoğraf üzerine birşeyler anlatma derdindeler.
Havuz başında aynasızların en büyük kusuru olarak anılan netleme hızını test etmek için ideal ortama sahip oldum. Elbette bir DSLR kadar hızlı değiller ama artık aynasız dendiğinde fokus kaçıran makinelere pek rastlamayacağız. Özellikle Sony bu konuda ciddi atılım gerçekleştirmiş.
Birçok arkadaşımız Selimiye ‘yi arkasına alarak hatıra fotoğrafı çektirmekten çekinmedi. (Model İFSAK Eğitim grubundan Evren Hamşioğlu)
Eski Camii
Ara Güler in çektiği meşhur fotoğraf ile anılan Camii yi kendi gözlerim ile görme şansına en sonunda nail oldum.
” Türkiye’nin Edirne ilinin merkezinde yer alan cami. Edirne’de zamanımıza ulaşmış ilk orijinal abidevi yapı olarak da bilinir. Caminin yan kapısı üzerindeki kitâbeye göre mimarı Konyalı Hacı Alâaddin, kalfası ise Ömer ibn-i İbrahim’dir. Caminin, kuzey ve kuzeydoğu kısımlarında birer minaresi bulunur.
Osmanlı tarihinde Fetret Devri diye anılan dönemde Süleyman Çelebi tarafından 1403 yılında inşaasına başlandı. I. Mehmed tarafından 1414’te tamamlandı. Osmanlı padişahlarından II. Ahmed ve II. Mustafa’ya bu camide kılıç kuşanma törenleri yapıldı. 1749 yılında yangından, 1752’de ise depremden zarar gören cami; I. Mahmud döneminde onarıldı. Cumhuriyetin kuruluşunun ardından, 1924-1934 yıllarında tekrardan restorasyona uğradı.
II. Murat döneminde Edirne’ye gelen ve Camiye girerek vaaz verdigi Söylenen Hacı Bayram Veli’nin anısına duyulan saygı nedeniyle vaaz kürsüsü imamlarca kullanılmamaktadır. Ayrıca Kâbe’den getirildiği rivayet edilen ve mihrabın sağında bulunan Kâbe tası, özel bir ziyaret noktasıdır.
Caminin beyaza boyanmış duvarları ve payeleri üzerinde 18. ve 20. yüzyıllarda yazılmış çeşitli yazılar vardır. Bunların bazıları I. Mahmud zamanında, bazısı da 1863 yılındaki onarımda ilave edilmiştir. Sonraki dönemlerde de zamanın ünlü hattatları yazılarını buraya vermiş veya yerine yazmışlardır. Minberin sağındaki altın yaldızlı besmele de II. Abdülhamid’in imzası görülmektedir. “(*)
Öğle namazı sonrası Camii çıkışında bize duvarda yazılı olan ayetlerin anlamlarını anlatan camii erkanı.
Camii çevresinde duvara yazılı ayetleri okuyarak dua eden insanlar ile karşılaşabilirsiniz.
Tarihi Ciğerci Kazım Usta
Edirne ‘ye gidip ciğer yemedim demek olmaz. Tüm ekip Ciğerci Kazım ustaya uğrayıp birer porsiyon ciğeri, soğanı, kurutulmuş biberi (Acısı değil ama sonrası tehlikeli), ev yapımı yoğurdu bir güzel yedik. Edirne deyince ciğer akla gelir. Ciğer sevmeyen biri iseniz alternatif olarak köfte mevcut ama azınlık sayılacağınız için ve mekan kalabalıksa köfte isteyen müşterileri içeri almak yerine başka yerlere gönderiyorlar. Ben denemenizi öneririm. Edirne gezisi sonraki hayatınıza ciğer yemeden de devam etme şansız var… ama fikriniz de değişebilir tabi.
Tarihi Edirne sokakları
Ciğer keyfinden sonra kendimizi Edirne sokaklarına bıraktık. Grup halinde kah kaybolarak, kah birbirimizi bularak yaklaşık 1,5 saat sokakları arşınladık. Edirne modernleşme ile eski arasında kesişmiş bir şehir. İki yeni bina arasına sıkışmış tahta konaklar ile karşılaşmanız yada yıkılmaya yüz tutmuş binalar görme şansına sahipsiniz.
Sony ‘i DR testine sokmak için uygun mekanlara kavuşmuş oldum. Gölge ve aydınlık arasında dengeli bir geçiş sunan Sony aşırı ışık altında biraz beni hayal kırıklığına uğrattı. Gölge kısımlarda detaylar belli olmasına karşın aydınlık kısımlarda renk saçılmaları gözle görülür bir şekilde ortaya çıktı. Altta yer alan fotoğrafta güneş evin arkasında fakat ışık beklediğimden dağınık olduğu için sanki daha yukarıdaymış izlenimini veriyor.
Mahalle arasında kaybola kaybola Edirne Büyük Sinagoğu ‘na ulaşmaya çalışırken bol bol detay fotoğrafı çekmeye çalıştım. Zeiss f değeri 1,8 olmasına karşın verdiği üç boyut ve alan derinliği etkisi tahmin ettiğimden daha fazla. Keskinliği için laf etmeyeceğim bile. Otofokuslu Zeiss lerde artık keskinlik olarak alınabilirliğini kanıtlamış durumda.
Sokak fotoğrafları örnekleri:
Edirne Büyük Sinagoğu
Uzun yürüyüş sonunda Sinagoğa vardık fakat 2010 yılında başlanan restarasyonu henüz bitmemişti(!). Sokaklara dağılıp, toparlayamadığımız gezi grubunun buluşma noktası olarak burayı kullanıp tekrar yola koyulduk.
” 1907 yılında Edirne kent merkezinde sayısı artmış olan Yahudi cemaatin ibadethane ihtiyacını kökten karşılamak amacıyla kurulmuş, 2010 yılının son aylarında da Vakıflar Genel Müdürlüğünce restorasyon kapsamına alınmış bir sinagogdur. Edirne kimliğine damgasını vurmuş olan Yahudiler’in günümüzdeki tek simgesi olan bu sinagog aynı zamanda Avrupa’nın üçüncü büyük sinagoğu olma özelliğini de taşımaktaydı. Türkiye’deki Sinagog Musıkisinin en karakteristik özelliklerinden biri olan Maftirim, Edirne’de doğmuş olduğu gibi bu sinagogda da geleneksel olarak varlığını sürdürmüştür. Anlatılanlara göre Hazanlar her sabah kentin diğer sinagoglarına dağılmadan önce burada toplanırlar, o gün ya da haftanınmakamında olan dini eserleri terennüm ederek kulaklarını makama alıştırırlar; arkasından da dua okuyabilmek için sinagoglarına dağılırlardı. Türkiye Hahambaşılığı’nda bulunan yüksek din otoritelerinin ifade ettiğine göre, günümüzde yalnızca üç kişi kalmış olan bir Yahudi cemaatinin yaşadığı Edirne’de bulunan bu sinagoğun restore edileceği ifade edilmektedir.(*)”
Trakya Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Kampüsü;
Her Edirne gezisi grup halinde fotoğraf çekilmek için muhakkak Trakya Üniversitesi ne uğrarız. Hem ortam ambiansı, hem okul un bahçesinde yer alan tren ve rayları fotoğrafçılar için yaratıcı açılar oluşturmakta.
Gezinin sonları yaklaşırken Sony nin pili uyarı vermeye başladı. Bu saate kadar pili idare ederek kullanmaya çalıştım. Daha önce okuduğum yorumları göz önüne alırsak pilin yetmeyeceğini tahmin edebiliyordum. Gün içerisinde çekim yapmadığında makineyi kapayarak makineyi kullandığım için tüm gün boyunca pili zor yetti. Bu makineyi alacaksanız muhakkak yedek pil almanız şart.
Kampüs ve tren den örnek fotoğraflar:
Edirne İkinci Bayezid Köprüsü
Her Edirne gezisi gibi bu gezide İkinci Bayezid Köprüsü’nde sonlandı.
“II. Bayezid tarafından Edirne’de Tunca nehri üzerinde inşa ettirilen köprü. II. Bayezid Edirne’deki büyük külliyesinin şehirle bağlantısını sağlamak amacıyla bu köprüyü inşa ettirdi. Yeni imaret köprüsü ismiyle de anılan köprünün kitabesi yoktur. Köprünün uzunluğu 100 metre genişliği ise 6 metre civarındadır. Kesme taşlardan inşa edilmiş Köprünün 6 adet, sivri kemerli gözü vardır. Köprünün ortasındaki en büyük kemerin açıklığı 10 metredir. Ayrıca büyük kemerin yanında iki su tahliye gözü bulunmaktadır.”(*)
Edirne ‘ye giderseniz şayet 2. Bayezid Köprüsü’ne gün batımına yakın gidip güzel renkler yakalamanızı tavsiye ederim. Biz İstanbul a döndüğümüz için erken bırakmak zorunda kaldık fotoğraf çekimimizi.
Bu tarz gezilere giderken yanınıza ufak bir tripod almanızı tavsiye ederim. Nerede, ne zaman hangi fotoğrafın çıkacağı belli olmaz o yüzden pişmanlık yaşamak yerine tripod yanınızda bulundurmak çok bakmaktan keyif alacağınız kareler yakalayabilirsiniz.
Yolculuk öncesi ekibimizin hatıra fotoğraflarını çekiyoruz.
Son kare köprü etrafında bize pamuk helva satan -bizede ikram eden- amcaya ait.
Benim hatıra fotoğrafım video çektiğini düşünüp el salladığım ama fotoğrafımı çeken Go-Pro ile çekildi.
Son söz olarak fotoğraf çekimi için Edirne hem tarihi, hem değerleri, hem de atmosferi ile gayet güzel bir mekan. İstanbul a yakın olması günübirlik çekimler için ideal.
Sony A7R dış mekan çekimlerinde aşırı ışıklı ortamlar hariç tüm ışık koşullarında her ihtiyacınızı karşılayacaktır. Üstüne takılan otomatik fokuslu kaliteli bir zoom lens ile sokakta rahatça fotoğraf çekimi, gezi çekimi veya yaz başlamak üzere malum, tatil çekimi için rahatlıkla kullanabilirsiniz. Peki sokak fotoğrafı vb çekimler için bu kadar para verip FF almaya gerek var mı ? Burada karar tamamen siz tüketicilere kalmış. Aynasızların kralı Sony A7R ve A7. Daha uygun fiyatlı bir FF aynasız çıkmadığı sürece tek FF sensörlü aynasız Sony A serisi olacaktır.
Tüm fotoğraflar jpeg olarak çekilmiştir ve kapak fotoğrafı hariç hiçbir fotoğrafta herjhangi bir düzeltme yada crop uygulaması yapılmamıştır.
Not: “(*)” ile belirtilmiş bilgiler wikipedia dan alınmıştır.
Tüm fotoğraflar için;
2 comments
merhabalar,
öncelikle çok güzel olmuş. fotoğrafa biraz merakım var. ama yazdığınız üç şerefeli camii değil ismi eski camii. düzeltirseniz daha iyi olacağı kanaatindeyim.
uyarı için teşekkürler, düzeltildi