Beşiktaşlı Duruşu ve İlk Yarı Analizi

logokartal

Çocukluğumdan beri spor spikeri olmak istemişimdir, hala da içimde böyle bir istek yok değil ama zamanında radyolara bile başvurmama rağmen hiç geri dönüş alamamıştım. Malum, ülkemizde herkes her şeyi bilir, ben de futbol ve Beşiktaş konusunda yazmayı bu yüzden istemiyordum ama belki benim gibi düşünenler olabilir, yazdıklarımı önemseyecekler olabilir diye artık yazmaya karar verdim.

Beşiktaş bir aşktır, hani Beşiktaşlı duruşu falan diye anlatırlar ya rakipler de küçümser veya görmezden gelir, o duruş gerçek, ben babamdan ögrendim, ben de (olursa) oğluma öğreticem. Bunu elele stada koşan her baba-oğulda da rahatlıkla görebilirsiniz. Belki de “Beşiktaşlı olunmaz, Beşiktaşlı doğulur” sözü de buradan geliyor.

Bu bahsettiğim Beşiktaş aşkını sanıyorum ilk defa takımımda hissediyorum. Senenin başında “Digiturk üyeliğimi kapattırsam mı” diye düşünüyordum ama biliyordum ki Beşiktaş isterse her maç yenilsin, ben yine oturup siyah-beyazı izlemek isteyeceğim. Belki bunun sebebi anılar, belki o içimdeki sevgi, bilmiyorum, ama o formayı sahada görmek beni mutlu ediyor. Dolabımda senede bir-iki kere giysem de Beşiktaş formam askıda durur. Her zamanım olduğunda formayı alır ve askıdan çıkarmadan uzun uzun izlerim. Aslında baktığım forma değil, anılarım belki de. Tanıdığım gerçekten Beşiktaşlı olan arkadaşlarım da benzer duyguyu bilirler, o forma insanı duygulandırır.

Besiktas_20122012’de Beşiktaş, benim içimdeki duygular gibi hareket etmeye başladı, adeta küçük bir çocuk gibi maç başlar başlamaz saldırıyor, gol bulmaya çalışıyor, attıkça da atmak istiyor, futbola yeni başlamış bir oyuncu gibi, 11 kişi 1 kişi olmuş gibi. İlk yarıda atılan 38 gol var ve bunların 9unu ilk 15 dk içinde bulmuşuz. Beşiktaş kanserini iyi bilenler bunun ne kadar önemli ve az bulunan bir şey olduğunu da iyi bilirler. Biz yıllardır gol atamayan, 1-0 veya 2-1 yenebilen bir takımken birdenbire -hem de feda senemizde- her maç 3 gol atan bir takım oluverdik. Hem de yıllardır yedek ve kiralık adayı Holosko, Almanya’dan gelmiş bireysel yeteneklerine baktığımızda neredeyse hiç bir özelliği öne çıkmayan Olcay Şahan, ileride elektrik direği gibi bekleyen Hugo Almeida 3lüsü ile bunların olacağına sezonun başında kim inanırdı? Almeida belki hala karşı karşıya gol atamıyor ama takımı ileride tutabiliyor ve zeki bir oyuncu, en önemli özelliği de iyi bir pasör. Olcay, ligin ceza sahasına en çok giren kanat oyuncusu ve Holosko da yıllar sonra ilk 11 çıkıyor ve sorumluluk almış gibi görünüyor. Arkalarında Oğuzhan diye Beşiktaş’a gelmeden önce hiç profesyonel maça çıkmamış olan genç bir oyuncu, ortalama Necip ve bir oynayıp bir oynamayan Ferdandes… Bu sene Ferdandes bambaşka, o artık lider. Takımın en çalışkanı olduğunu herkes söylüyor. Bu takıma da yansıyor, kendimi futbolcu yerine koyuyorum da, takımın en yeteneklisi Fernandes bu kadar çok çalışıyorsa ben ondan daha fazla çalışmalıyim derim. Tabii Batuhan efendiyi ayırıyorum. Kendisine saygımız sonsuz:) Söyleyecek söz bile yok, son şansı idi ama o çalışmamayı seçti. McGregor ‘u herkes eleştiriyor ama ben şuna eminim ki Cenk olsaydı daha kötü bir durumda olacaktık. McGregor ortalama bir kaleci ama çok az hata yapıyor, bu da büyük takımın en çok ihtiyacı olan şey. Yıllardır, Cordoba dönemi dahil kalecilerimiz çok fazla hatalı gol yedi, birdenbire kalemizde gol görüyorduk, bu da takımın moralini bozuyor. Cenk de çok hata yapanlardan, kupa maçlarında ne yazık ki bu görüntüyü silemedi. Sağ kanadımızda Hilbert var, eminim ki tüm takım ona saygı duyuyordur, çok sevdiğim Ernst gibi çalışkan ve yorulmuyor. Defans oyuncusu olmamasına rağmen ilk yarının en çok dakika alan oyuncusu. Defansın göbeğinde Sivok ve Ersan var. Çok bireysel hata yapmadılar, özellikle Sivok golcü yapısıyla da dikkat çekiyor, Kayseri maçında attığı golü çok forvet oyuncusu atamaz, zamanlama ve ters ayağını kullanması şaşırtıcıydı. Solda takımın kanayan yarası Uğur Boral var, o da defans olmamasının acısını yaşadı aslında, tüm eleştirmenler ve seyirciler onu eleştirdi, ama alternatifi yoktu. Bakalım o bölgeye transfer gelecek mi? Keşke Turkiye’den bir sol bek çıksa da alabilsek ama ne yazık ki 70 milyon nüfusta sol bek çıkmıyor.

besiktas_mersinBeşiktaş seri oynuyor, çok hızlı oynuyor, rakibin üzerine çok adamla gidiyor, bu da rakibin kendisini karşılamasını güçleştiriyor. Bu sayede de ligin en golcü takımı, hem de rakiplerdeki gibi kaliteli forvetleri yok. Sow tek başına bir çok maç aldı, keza kendisinden haz almasam da Burak da o şekilde. Ama top tutamıyor takım, klasik Beşiktaş sendromu belki de. En son Lucescu döneminde Tayfur ve Guinti ile biraz top yaptığımızı hatırlıyorum. Demek ki bu takımın ruhu bu şekilde. Tutmayacaksın, zaten istesen de tutulmuyor, seyirci yapısı da bu şekilde:) Herkes sürekli atak yapmak istiyor: “Beşiktaş saldır, Beşiktaş allah aşkınaaaaa”, diyoruz ama saldırmıyordu takım, neyse ki bu sezon bu tezahuratı bile hiç duymadık. 

İkinci yarı ne yapılmalı diye baktığımda bence kesinlikle bir forvet almalıyız ama artık ne olur forvet yapısını kısaltın, Carew, Almedia, Batuhan tarzı dev ve pivot bir forvet yerine aralara koşu yapan, bitiriciliği yüksek ve rakip defanstan bir kişiyi sürükleyen hareketli bir forvet alın. Bursa’nın forveti Pinto tarzı veya eski gönderdiğimiz forvet Higuain tarzı biri lazım bize. Nene transferi olmayacak büyük ihtimalle, ama biri olsun. O olursa kim 11 çıkacak, Almeida’sız aynı takım olur mu bilinmez ama en azından bir alternatif olmalı. Uğur Boral’ın yerine de bir Türk gelmeli belki de, kim olursa olsun defansiz yönü biraz kuvvetli olsun yeter, belki herkes karşı çıkacak ama Hakan Balta bile bir alternatif olabilir bence. Ortasahanın ortasına da top yapabilen, soğuk kanlı kalabilen ve top kaybetmeyen bir tam ortasaha oyuncumuz olmalı, mecburen Türk olacak o da, kanada da Gençlerbirliği’nden Hurşut’u alsak ve boşta olan Ozan İpek’i de alsak bence alternatifli bir kadromuz olur. Yenildiğimiz veya berabere kaldığımız maçlara baktığımızda oyunu değiştirebilecek oyuncumuz olmadığını görüyoruz. Batuhan’la bu işin olmayacağı zaten belli. O yüzden kadro genişlemesi şart.

Sezonun başında kimse bu performansı beklemezken şimdi taraftar da şampiyon olabiliriz diye bakıyor, bu olayın seyrini değiştirdi, artık yönetim de elini taşın altına koymalı ve bu performansı taçlandırmalı, haydi kartal ileri…

carsi

0 Shares:
11 comments
  1. Çok güzel olmuş Tahir.. bir ara da geçmişte gittiğimiz maç anılarından oluşan bir yazı yazsana :)

  2. Kardes yazmaya devam bir beşiktaşlı olarak her yazını devamlı takip etmeye calısacagım cok akıcı samimi bir tarzın var tutkunun peşinden gitmeye devam et

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir