Dünyanın blogging (bloglama) konusundaki en iyi CMS ‘si WordPress. Son verilere göre bloggerların %50den fazlası bloglarının motoru olarak WordPress ‘i seçmişler, elbette ki WordPress ‘in güçlü yönleri bunda büyük etken ama çok geniş tema ve eklenti özellikleri de WordPress ‘i diğerlerinden ciddi derecede ayırıyor. Fakat dönem dönem açıklarından bahsediliyor, blogging ‘den çok daha uzaklara gittiğinden şikayet ediliyor. Çünkü başlarda blog altyapısı olan WordPress ile artık eticaret bile yapılabiliyor, bu da onu daha farklı alanlara taşımış oldu. Bu sırada sadece blogging için kullanılan Tumblr gibi platformlar da kullanılmaya devam etse de özellikle ülkemizde “bir kesim” tarafından tercih edildi, WordPress kadar yaygınlaşamadı. Uzun bir süredir de Ghost diye bir altyapıdan bahsediliyordu, “WordPress ‘i öldürecek hamle geliyor” gibi haberler yapıldı, tüm bu işlerle ciddi derecede uğraşan bloggerlar gibi ben de Ghost’a en azından bir göz atmak istedim, çünkü vaad edilenler oldukça iddialıydı. Ayrıca tasarımlar o kadar sade idi ki benim gibi minimal tasarımlardan hoşlananlar için biçilmiş kaftan gibi duruyordu. Ghost.org ‘a girdim biraz araştırdım ama genellikle kodlarıyla ilgili detaylar yazdığı için ve benim o konuda ne bir geçmişim ne de tecrübem olduğu için sadece bültene kaydoldum ve test edenlerden biri olmak istedim. Ben ne zaman kaydolduğumu hatırlamıyorum ama bugün Ghost platformuna girişim onaylandığına dair bir email geldi ve beni tekrar heyecanlandırdı. Ghost’a giriş yaptıktan sonra sizi iki seçenek karşılıyor; 1- Download ederek kendi serverınızda kullanmak 2- Ghost üzerinde host edilmiş bir blog kurmak Ben normalde çok meraklı bir kullanıcı olarak ilk seçeneği seçmek istedim, kaynak kodlarını alıp kendim kurmak her zaman daha fazla esneklik sağlıyor, ama kullanım kılavuzuna biraz göz attıktan sonra bunu yapamayacağımı düşündüm, teknik olarak biraz bahsetmek gerekirse Ghost, Node.Js tabanlı bir platform ve bu yüzden paylaşımlı hostlarda kullanamıyorsunuz. Anladığım kadarıyla buna destek veren hosting firması da az. Ama bazı söz sahibi firmalar şimdiden Ghost için otomatik yükleme seçenekleri üretmiş bile, bunlar: Bitnami, Digital Ocean ve Rackspace. Muhtemelen diğer büyükler de Ghost pazarını kaybetmek istemeyecek ve buna uygun geliştirmeler yapacaklardır. Ama şimdilik en azından platformu deneyimlemek için Yeşil Butona bastım ve ghost.io üzerinde bir kaç tıkla blog sahibi oldum. Bu noktadan sonra sizi blog isminizi, URL ‘inizi belirleyebileceğiniz bir kaç basit adım karşılıyor ve bu adımı da tamamladıktan sonra bir kullanıcı yaratarak blogunuza giriş yapmak kalıyor geriye. Giriş yaptığınızda hemen sizi dashboard dediğimiz admin panel giriş sayfasına atıyor. Burası önceden söylenenden çok farklı aslında, neredeyse hiç bir şey yok diyebilirim. Sadece bir kaç blog ayarı ve yazılarınızı görebildiğiniz bir panel var. Eminim ki geliştirecekler ama şu anda çok ama çok sade, sanki yarım kalmış kadar sade.
Ben “edit” tuşuna basarak hemene bana verilen yazıyı düzenlemek suretiyle yazımı yazdım, yazıya şuradan ulaşabilirsiniz: http://tahir.ghost.io/ghost-blog-platformu-incelemesi/ Ghost çok enteresan ve alışılmadık bir şekilde karşılıyor bizi burada, sayfa ikiye ayrılmış durumda, sol tarafta daha kod tabanlı bir yer var, buraya yazınızı yazıyorsunuz ve sağ tarafta da ziyaretçilerin yazdıklarınızı nasıl görecekleri canlı canlı beliriyor, WordPress ‘e göre önemli bir artı bu, WordPress ‘te de bunu yapabiliyorsunuz ama bir kaç tık gerektiriyor, zamanımızda hız her şeyden önemli, Ghost burada artıyı kapıyor. Ama bir çok dezavantaj var, resim eklemek, numaralar eklemek, başlık şeklini değiştirmek, kalın yazmak, italik yazmak ve bunun gibi aklınıza gelebilecek her şey kodlarla sağlanıyor. WordPress ‘teki shortcode ‘lar gibi düşünebilirsiniz ama bu tip şeylerden kaçan kullanıcılar için Ghost’a bir daha bakmama nedeni bence bu. Ghost ‘un hala test aşamasında olduğunu biliyoruz, bunu en kısa zamanda geliştirmelerini bekliyorum. Yazı yazmak biraz ayarlara baktıktan sonra çok kolay aslında ama yine de özellikle WordPress geçmişi olanlar için zor gelecektir. Sistemin en güzel özelliği aşırı hızlı olması. Bunda altyapının etkisi tartışılmaz tabii ki ama sistemi yoracak hiç bir ekstra bileşen olmamasını da eklememiz lazım. Sonuçta WordPress ile yarışacaksa ve gerçekten bir alternatif olmayı planlıyorsa en azından SEO, Sosyal Medya ve Pazarlama konularında bir çok geliştirmeler ve eklentilere sahip olması gerekiyor. Bu yazıyı yazarken sol taraftaki WordPress menume bakıyorum da Ghost ‘un daha sanırım epey çalışması gerekecek. Ama tabi bu rekabet de biz kullanıcılara yarayacaktır. Yazımı yazdıktan ve yayınladıktan sonra Ghost için üretilmiş temalara göz attım, ücretli temaların yanında ücretsiz olanlar da yine WordPress ‘te olduğu gibi var ve ben test aşamasında olduğum için ücretsiz olanlardan bir tanesini indirdim ve yükledim, bu işlem 1 dakika bile sürmüyor, aynı WordPress gibi tüm içeriğiniz olduğu gibi yeni temaya geçiyor.
Sonuç
Ghost ‘un bir çok avantajı var, responsive olma özelliği yani bilgisayarda, tablette, telefonda nereden giriş yaparsanız yapın düzgün bir görünümle karşılaşıyorsunuz. Çok çok çok hızlı bir platform, yazı yazmak görsel ve zevkli bir hale getirilmiş. Sadece yazı yazmak isteyen, blog için çok fazla zaman harcamak istemeyen, sadelikten hoşlananlar için süper bir seçenek olacakmış gibi duruyor. Ama çok ciddi görsellik arayan, sade bir blogdansa video / ses desteği, ürün satışı, pop-up ‘lar, slider ‘lar ve web ‘in getirdiği bir çok yenilik için hala en önemli ve tek şansınız WordPress. Açıkçası ben WordPress ‘ten çok memnunum ama sade bir blog isteseydim Ghost ‘u tercih edebilirdim, ama önce kendi hostuma yüklemem gerekecek bunun için de Ghost’un biraz daha çalışması, muhtemelen yüklemek ve düzenlemek için videolar çıkarması gerekecek. Bu arada Ghost ile yazdığım yazıyı ve oluşturduğum blogu görmek için tıklayın: http://tahir.ghost.io
2 comments
0.4 sürümü yayınlandı, kurulum ve incelemesini dün yaptım, bahsettiklerinin aksine gerçekten güçlü bir yapılanmayla karşımıza çıkıyor, minimalist olduğundan dem vururken, hızlı ve güçlü bir yapıyı eleştirmen çok ilginç olmuş.
Wordpress bundan 2 sene önce hız ve hafif olmakla övünüp, içerik yönetim sistemlerinden e-ticaret sistemlerine kadar bir çok uygulamaya eleştiri getirirken, 2 sene içinde kendi hantallaşmıştır.
Jhon O'nolan ında söylediği gibi wordpress artık blog çizgisinden de kaymıştır. WP şirket yetkililerinin bir sunumda şu sözü '' I see the future of wordpress as a web operating system''-Matt Mullenweg söylemesinden yola çıkarak. Madem siz artık kendinizi böyle konumlandırdınız, tumblr ise kendini bir mikro blog olarak konumlandırmasına rağmen, kedi görsellerinin post edildiği bir yapı halini aldı. Biz bu misyonu devralıyoruz diyor.
Bu yapının sadece blog olduğunu unutmadan eleştiri getirmeyi tercih etseydin eğer, söylediklerine katılacaktım.
Gelelim post edit ayağına ve SEO eleştirmene; sistemi kullanmayı pek anlamadığın ve ingilizcenin zayıf olduğu ortaya çıkıyor. Yapı alışılagelmişin dışında olabilir ama bir blogger'ın kullanması için herşey düşünülmüş, kısa yollardan, resim ve dosya yüklemeye kadar.
List item : Ctrl + L
Link : Ctrl + Shift + L
Image : Ctrl + Shift + I
seo içinse, tag input hemen editörün altında, sadece yazıp enter tuşuna basman yeterli, link düzenlemesi içinse, publish butonun yanındaki ayar tuşuna bastığında düzenleme yapabiliyorsun.
Bunun dışında çok fazla hatırlamıyorum ama daha spesifik ayarlarda yapılabilir. Modül ve tema desteği konusuna yazımda gireceğim, linki burda paylaşırım sende okursun.
Kolay gelsin
Hiç tanımadığınız birine "sen" diye hitap etmenizden tutun, gereksiz eleştirilerinize cevap bile vermeyeceğim. Ben WordPress için çalışan biri değilim, incelemede gördüklerimi yazdım.