🎧 Geri Bildirim – Bir Kulaklık Hikayesi – Öneriler

Onbirinci sayıdan herkese merhaba! Dışarıda bol bol kar var bugün ve izlemesi çok güzel, biraz zaman ayırıp 5 dakika da olsa karı izle derim, çok dinlendirici.

Bugünkü bültende şunları bulacaksın:

  • Geri bildirim kültürü

  • Mutlaka incele – Metahuman

  • Bir kulaklık hikayesi

  • Haftanın fotoğrafı

  • Haftanın videosu


Geri Bildirim Kültürü

Geri bildirim (feedback) konusu her ne kadar özellikle son yıllarda daha konuşulur olsa da aslında bu kültür insanın kendini geliştirebilmesi için özellikle batıda uzun zamandır var. Özellikle iş yaşamının her aşamasında karşımıza sık sık çıkar bu kavram, aslında sadece iş değil aynı zamanda kişisel yaşamımızda, eşimizle, sevgilimizle, çocuğumuzla bile konuşurken bu kültürü sahiplenmek doğru iletişim için çok kıymetli.

Geçtiğimi bültenlerde yazdığım ve artık bildiğin gibi bir ekip yönetiyorum ve bu nedenle sık sık iş arkadaşlarımla iletişim halindeyim, tabii ki herkes farklı eğitim aldığı, farklı ailelerde büyüdüğü ve farklı kültürlere sahip olduğundan bambaşka iş yapış stilleri görüyoruz. Bu stiller bazen ekibe yenilik ve yetenek kazandırırken bazen de iş yapış sürecine zarar verebiliyor. Geçen bültende yazdığım gibi yöneticinin esas görevi süreci çizmek ve onun doğru şekilde sürdürüldüğüne emin olmaktır, sürekli insanlara “Ne yapıyorsun, ne iş yapıyorsun?” demek değil. Genelde bu süreçlerde bir problem sezdiğimizde de sorun kişiye bağlı ise 1e1 görüşmeler yaparak geri bildirim verir, sürecin rayına girmesini bekleriz. Tabii ki bu demek değildir ki geri bildirim sadece olumsuz anlamda verilir, benzer şekilde kutlanacak şeyleri de aynı geri bildirimle karşı tarafa iletebiliriz.

Kariyerimin ilk yıllarında bu kavramla tanıştığımda hiç memnun olmamıştım doğrusu, birisi karşıma geçiyor ve şu, şu, şu konularda yanlış yapıyorsun diyor, alışkın da değilim, bu zamana kadar hep bu bana kızgınlığı veya azarlanmayı anımsatmış. Dolayısıyla doğru geri bildirimin de doğru bir yöntemi var diye düşünüyorum, bunu da şu şekilde örneklendiriyorum:

Geri bildirim verirken şu çerçeveyi (framework) kullanın:

  1. Konuyu net şekilde, mümkünse somut örnekle anlatın.

  2. Bu konuda ne hissettiğinizi cümlenize ekleyin.

  3. Beklentinizi açıklayın.

Gel örneklendirelim, diyelim ki bir çalışanın çalışması gerektiği kadar çalışmadığını düşünüyorsun. Şöyle gidilebilir, tabii bunun özel olarak iletilmesi gerekiyor, kalabalıkta, başkalarının yanında iletilmemesi gerektiğine özellikle dikkat çekmek istiyorum: “Merhaba Ayşe, geçen salı yaptığımız ekip toplantısında çelik satın almaları konusunda Çağrı’nın sorularını cevaplayamadığını gördüm (1), aslında bu senin 2 yıldır çalıştığın konu, bu nedenle konuya yeterince hakim olmadığını düşündüm ve bu beni hayal kırıklığına uğrattı (2). Aslında senin gibi tecrübeli bir çalışandan beklentim o konuyu bütün hatlarıyla ele almış olman ve olanca netliğiyle aktarman(3).

Bunun karşılığında Ayşe ‘den de konu hakkında bir geri bildirim vermesini beklemelisin, dolayısıyla geri bildirim karşılıklı yapılmalıdır. Söylenip söylenip odadan (veya Zoom’dan) çıkamazsın, bu durumda geri bildirim vermiş olmuyorsun.

Geri bildirim konusunun özellikle çalıştığım yabancı şirketlerde çok daha oturmuş olduğunu, asla kişiselleştirilmediğini, bir kültüre dönüştüğünü gördüğümde ne kadar efektif olduğunu düşündürtmüştü. Evet biliyorum her iş yeri muhteşem iklime sahip değil, her yönetici seni böyle dinlemiyor, ve ekip üyen bile dinlemiyor ama emin ol bu iklim çok şey kazandırıyor, yeter ki herkes birbirini dinlesin ve kişisel algılamasın.

Tamamen tecrübelerimi aktardığım mini makalemi burada sonlandırırken, geri bildirimle ilgili Harvard Business Review Türkiye‘nin de güzel bir yazısına denk geldim, daha fazla detay için belki okuyabilirsin.

Neyi bildiğini biliyor musun?

Başkalarının ne bildiğini biliyor musun?

Kariyerimin ilk yıllarında bu kavramla tanıştığımda hiç memnun olmamıştım doğrusu, birisi karşıma geçiyor ve şu, şu, şu konularda yanlış yapıyorsun diyor, alışkın da değilim, bu zamana kadar hep bu bana kızgınlığı veya azarlanmayı anımsatmış. Dolayısıyla doğru geri bildirimin de doğru bir yöntemi var diye düşünüyorum, bunu da şu şekilde örneklendiriyorum:

Geri bildirim verirken şu çerçeveyi (framework) kullan:

  1. Konuyu net şekilde, mümkünse somut örnekle anlat.

  2. Bu konuda ne hissettiğini cümlenize ekle.

  3. Beklentini açıkla.

Gel örneklendirelim, diyelim ki bir çalışanın çalışması gerektiği kadar çalışmadığını düşünüyorsun. Şöyle gidilebilir, tabii bunun özel olarak iletilmesi gerekiyor, kalabalıkta, başkalarının yanında iletilmemesi gerektiğine özellikle dikkat çekmek istiyorum: “Merhaba Ayşe, geçen salı yaptığımız ekip toplantısında çelik satın almaları konusunda Çağrı’nın sorularını cevaplayamadığını gördüm (1), aslında bu senin 2 yıldır çalıştığın konu, bu nedenle konuya yeterince hakim olmadığını düşündüm ve bu beni hayal kırıklığına uğrattı (2). Aslında senin gibi tecrübeli bir çalışandan beklentim o konuyu bütün hatlarıyla ele almış olman ve olanca netliğiyle aktarman(3).

Bunun karşılığında Ayşe ‘den de konu hakkında bir geri bildirim vermesini beklemelisin, dolayısıyla geri bildirim karşılıklı yapılmalıdır. Söylenip söylenip odadan (veya Zoom’dan) çıkamazsın, bu durumda geri bildirim vermiş olmuyorsun.

Geri bildirim konusunun özellikle çalıştığım yabancı şirketlerde çok daha oturmuş olduğunu, asla kişiselleştirilmediğini, bir kültüre dönüştüğünü gördüğümde ne kadar efektif olduğunu düşündürtmüştü. Evet biliyorum her iş yeri muhteşem iklime sahip değil, her yönetici seni böyle dinlemiyor, ve ekip üyen bile dinlemiyor ama emin ol bu iklim çok şey kazandırıyor, yeter ki herkes birbirini dinlesin ve kişisel algılamasın.

Tamamen tecrübelerimi aktardığım mini makalemi burada sonlandırırken, geri bildirimle ilgili Harvard Business Review Türkiye‘nin de güzel bir yazısına denk geldim, daha fazla detay için belki okuyabilirsin.

Metahuman – Kesinlikle İncelemelisin

Metaverse kavramı malum, herkes bu aralar bir şeyler söylüyor. Alttaki site oyun motoru Unreal Engine tarafından geliştirilmiş bir avatar yaratma simulatörü. Mutlaka girip incele, detaylara, gerçekliğe çok şaşıracaksın.

MetaHuman Creator – Unreal Enginewww.unrealengine.com Create photorealistic digital humans, fully rigged and complete with hair and clothing, in minutes.

Bir Kulaklık Hikayesi

Evden çalışıyoruz ya, kablosuz kulaklığımın şarjı dayanmadığı için kablolu kulaklık alayım dedim, eski kablolu kulaklığım da bu fikri duymuş olsa gerek, kendini imha etti :) Her zamanki Tahir olarak derin bir araştırmaya girdim, bütün bu araştırmanın detaylarını burada yazarsam roman olacağı için sonlarına geliyorum: Ben iyi bir müzik dinleyicisiyim, müzik yapmışlığım da var ama son zamanlarda özellikle dinleyen tarafındayım, kulağımın da iyi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle sıradan bir kulaklıktansa gidip iyi bir kulaklık almak istedim. Gözlük taktığım için kulak üstü kulaklıklar bana olmuyor, bu durumda tek çarem kulak içi kulaklıklar. Kulak içi kulaklıklarla ilgilenenler varsa aranızda bilirler, bazıları konforsuz, mesela bir tane çok severek aldığım kulaklık (Sennheiser Momentum) ki şu anda fotoğrafına bakarken 1754TL olduğunu görüp şok oldum, karşıdan karşıya geçerken kafanı sağa sola çevirirsen ya, orada bile kulağımda durmayıp düşüyordu. Başladım her yeri okumaya, Amazon, başta olmak üzere bütün kulaklık sitelerini hatim ettim. Sonunda ChiFi kulaklık almaya karar verdim: Chinese HiFi diyorlar bu yeni kulaklık dünyasına. Çinli arkadaşlar burayı da her alanda olduğu gibi domine etmeye karar vermiş görünüyorlar.

Neyse konuyu uzatmayayım, ben yine ikinci el tarafına göz attım çünkü orada çok bilgili arkadaşlar oluyor, onlarla konuşurken ne istediğime daha net karar verebiliyorum. Tanıştığım 2-3 arkadaş oldu, hepsinin de kulaklık inceleme siteleri var ve ya tamamen ücretsiz ya da cuzi ücretler karşılığında firmalardan kulaklıkları elde ediyorlar, sonra da onları inceleme sonrasında satıyorlar, süper iş :) Aralarından bir tanesi de Istanbul’da çıkınca Pazar günü sabah 9dan akşam 8e kadar yazıştık, biraz yordum ama günün sonunda bana kurye ile beğendiğim iki kulaklığı gönderdi, beğenmediğimi de geri gönderme özgürlüğü verdi. Ben de içim rahat şekilde sevdiğim kulaklığa sahip olmuş oldum: Kinera Adonis. Gördüğün üzere Aliexpress’te bile var ürün, bence çok şık ve ses kalitesi de on numara. Özellikle benim gibi akustik rock ve lofi ağırlıklı dinliyorsan.

Bu gibi hikayeleri seviyorum, sadece kulaklık almadım, hem bir sürü şey öğrendim, hem de çok bilgili bir arkadaşım olmuş oldu, buradan da teşekkürler Gökhan!

📷 Haftanın Fotoğrafı

Yemek fotoğrafı çekmek her ne kadar dışarıdan kolay görünse de aslında hiç öyle değildir. Işığı, objeleri, aksesuarı, arka planıyla çok özenilmesi gereken ve toz gibi ufak zerrelerin de temizlenmesi gereken bir daldır. Bu fotoğrafı çok sevdim çünkü içinde el var, bu hareket kazandırıyor. Kaşıktan akan sıvı, kullanılan alan derinliği (flu alanlar) fotoğrafa derinlik katmış. Arka planın ahşap olması da her zaman kaliteli :)

🎸 Haftanın Videosu

Bu arkadaş baya yetenekli, 60 saniyede bas gitarla ne yapılabilirse yapıyor, işini iyi yapanları izlemek her zaman çok keyifli.

Bu haftalık bu kadar :) Bültende olması gerektiğini düşündüğün konuları, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:

twitter.com/tahiryildiz

instagram.com/tahiryildiz

Sevgiler,

Tahir

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like