🙅‍♂️ Hayır Deme Sanatı – Dişçi Korkusu ve Öneriler

Selamlar,

Geçen hafta email bülteni hazırlamaya karar verdikten sonra o kadar pozitif geri dönüşler aldım ki, bu cumartesiyi iple çektim diyebilirim. Hafta boyunca gördüğüm tüm paylaşmaya değer yazıları, web sitelerini ve tweetleri not aldım ve elimde sanıyorum şu an 4-5 epostalık kaynak var. Paylaşmak, tartışmak istediğim pek çok konu var, sizden de istek konular geldi ki bu da çok mutluluk verici. Sizlerden gelen geri bildirimlere göre bülteni revize etmeye devam edeceğim.

Bu arada arkadaşlarına bu eposta bültenini önerirsen çok sevinirim, buraya tıklayarak üye olabilirler.


🙅‍♂️ “Hayır” Deme Sanatı

Evet demek ne kadar kolay ve güzel değil mi? Hem karşındakini hem de seni mutlu eden bir süreçtir onaylamak ve onaylanmak. Fakat çok fazla “evet insanı” olmak da insanı yoran, gereğinden fazla söz vermene neden olan bir süreç olduğu için bazen “hayır” da demek gerekiyor. Her şeyden önce “Hayır” demenin normal bir şey olduğuna inanmalısın. Evetin tam tersine olumsuzluk çağrıştıran, negatif yüklü bir parçacık olduğu için “hayır” demeden “hayır” demenin yollarını her profesyonel öğrenmesi gerek :) Bu hafta bunun üzerine biraz yazmak istedim.

Sana şöyle gelindiği oluyor mu? “Sadece 5 dakikanı alacağım, sadece bir kahve, sadece bir akşam yemeği…” Kulağında çınladı değil mi? Peki hiç gerçekten 5 dakika süren oldu mu? Kıramadığımız da bir cümle ama kabul edelim, dolayısıyla genelde bu görüşmeyi kabul ederiz ve “Hayır” diyemeyiz.

Önceliklendirme: Konuya sadece burada bir parantez açacağım. Hayatımızda her şeyi ister istemez önceliklendiriyoruz. Çocuğumuz varsa onun işleri en öncelikli oluyor mesela genelde, veya sağlık, maddi bir alacak-verecek konusu, genellikle sinemaya gitmenin önüne geçer mesela. İş hayatında da sürekli bir iş önceliklendirmesi yapıyoruz – bazen müdürümüz bizim için yapıyor o konuya hiç girmeyeyim – Önceliklendirme konusunda sorun yaşıyorsanız The Eisenhower Matrix ‘e göz atmanızı öneririm.

“Sadece 5 dakika” olan konu asla sadece 5 dakika sürmediği gibi aynı zamanda odağımızın dağılmasına neden olur, tekrar kendi konunuza dönüp konsantre olmaya da bir vakit harcarsınız. Dolayısıyla belki daha üretken olacağınız 1 saatinizi kaybolmuş olur.

Hayır Demeden Nasıl Hayır Denebilir?

İnsanlar önemsenmek istiyor, gerçekten ilgilenilmek, dinlenmek istiyor. Dolayısıyla hayır derken bile neden hayır dediğini duyarlarsa rahatlıyorlar. Hayır derken de sadece “Hayır, olmaz, şimdi değil” demek yerine onlara bir iki cümle kurabilirsin.

“Merhaba Can, kusura bakma şu anda elimde X işi olduğu için yapamıyorum, ama istersen Y alternatifini yapabiliriz?”

Buradaki ipucu tabii X’in Can ‘ın bildiği bir iş olması ve Y’nin de gerçekten yapmak için gönüllü olduğunuz bir iş olması. Yine somutlaştıralım örneği:

“Merhaba Can, kusura bakma şu anda üst yönetime bir sunum hazırlıyorum, ama istersen akşam 5’ten sonra bakalım?”

“ama istersen bir email gönder, cevaplayayım?”

“ama istersen yarın sabah bakabiliriz?”

“ama istersen sana Eda yardımcı olabilir”

“ama istersen şu linkten yararlanabilirsin, çok faydalı” (Biliyorum bu çok işe yaramıyor :))

Öncelik konusuna da biraz şu nedenle değinmek istedim, hayır demeni kolaylaştırabiliyor. Özellikle yazılı iletişimde, bir email, bir linkedin mesajı, bir whatsapp mesajına bahane bulmaya çalışmak yerine, “Merhaba Can, davetin için teşekkürler fakat şu anda şöyle bir önceliğim(iz) var, tahminen de şu tarihte bitecek, o tarihten sonra görüşelim mi?” dersen hem negatif algıya sahip olmamış hem de kibarca hayır demiş oluyorsun.

😨 Dişçi Korkusu

Aslında diş hekimi demek lazım değil mi, ama hepimiz dişçi diyoruz :) Sağlık konusu için yukarıda öncelikli yazmıştım fakat genellikle ertelediğimiz konuların başında diş problemlerimiz geliyor. Benim de benzer bir hikayem oldu ve çözmeyi sonunda başardım, seninle paylaşmak istiyorum, belki yine faydası olur.

Hani derler ya hep çocukluğuna inmek lazım diye, sanıyorum gerçekten çocukluğumdan kaynaklanan bir travma ile diş hekimlerinden korkuyordum, ilkokuldayken annemle dişçiye gittiğimizi ve o işte hepinizin bildiği seslerden çok etkilendiğimi hatırlıyorum, hatta balkona kaçmıştım. Zaman içinde bu diş problemlerim artsa da ben bir şekilde “kaçmayı” başardım. Tabii bir zaman geliyor ki artık kaçamıyorsun, ağrılar hayatınızı ciddi etkilemeye başlıyor ve ben de doktora gitmeye karar verdim. Diş hekimi sanıyorum sadece referansla gidilen bir yer, kimse sokakta gördüğü diş hekimine gitmiyordur diye düşünüyorum. Benim de şimdi doktor olan lise arkadaşım (Selam Aysun) ve iş arkadaşım (Selam Müge) aynı doktoru tesadüfen(!) işaret edince ben de randevumu aldım.

Sende de oluyor muydu bilmiyorum ama matematik sınavlarından önce çok olurdu benim, karnıma ağrılar girerdi, he işte aynısı dişçiye gitmeden önce de oldu. Sonra düşündüm dedim ki ben neden korkuyorum? Acımasından mı, iğneden mi, sesten mi, ortamdan mı? Sonra buldum ki benim aslında korktuğum veya istemediğim şey aşırı yakın olan ve kişisel mesafe alanımın (Proksemik alan deniyor) aşılması.

Çok uzatmayacağım, korkunun nedeninin farkında olmak bence aşabilmek için çok önemli. İlk seansta kendimi çok kassam da doktora güvendikten sonra her şey yoluna giriyor. Bir diş röntgeni çekiliyorsun, orada zaten bütün sorunlar çıkıyor ve diş hekimin sana bir takvim oluşturuyor, o takvime göre tedavi oluyorsun. Bu yazıyı yazarken çok rahatım çünkü yaklaşık 3 aydır dişçiye gidiyordum ve bitti :) Kanallar, dolgular, diş taşları…

Sağlığını, özellikle diş sağlığını önemse, çok uzun zamandır yapmadığın ve ertelediğin her şey taşıdığın yük olarak seninle yaşamaya devam ediyor, o yüklerden kurtulunca da müthiş bir rahatlama geliyor. Her seanstan sonra dişçime sarılma isteğim oldu ve gerçekten yaptıkları iş müthiş bir iş, hem küçücük alanda çalışıyorlar hem de her insan başka, yıllar da geçse hep operatif bir iş yapıyorlar, saygılarım tüm işini hakkıyla yapan diş hekimlerine.

📷 Haftanın Fotoğrafı

Tam zamanlı işimin dışında uzun zamandır fotoğrafla ilgilendiğimi sanıyorum biliyorsundur. Bu konuyla ilgili ayrıca bir mail de yazacağım ama her hafta bir fotoğrafı incelemek istiyorum.

Siyah-beyaz, geniş açı bir sokak fotoğrafı. Öncelikle insan gözü evrimsel olarak aydınlık alanlara, kıvrımlara ve insanlara odaklanır. Avcı-toplayıcı konusuna hiç girmeyeceğim :) Fotoğrafa ilk baktığında büyük ihtimalle oradaki yürüyen çocuğu görüyorsun ki bu da çok normal. Biraz daha uzun baktığında yukarıdaki kıvrımları görüyorsun, o kıvrımlar ilerliyor ve yürüyen çocuğun üstündeki alana odaklanmamızı sağlıyor. Çocuğun üstündeki yuvarlak alan bir kubbe oluşturuyor ve doğal bir kadraj oluşturuyor, böylece fotoğrafa bakar bakmaz çocuğu görüyoruz. Aynı zamanda siyah-beyaz fotoğrafların gerçekten siyah ve beyaz olması, gri alanların çok az olması da onları etkileyici kılar. Sen de fotoğraflarında bunlara dikkat edebilirsin.

🎸 Haftanın Şarkısı & Filmi

Lady Gaga ve Bradley Cooper’ın “Star is Born” (Bir Yıldız Doğuyor) isimli bir filmi var, Netflix’te de izleyebilirsin. Bradley Cooper’ın ilk yönetmenlik denemesi olan filmde Bradley Cooper alkol problemi olan bir rockstarı canlandırıyor ve Gaga ile tanışması ile hayatı değişiyor. Bol bol müzik, güzel duygusal & romantik bir film arıyorsan bence kaçırma. Filmin şarkısı aslında Oscar da alan “Shallow” ama ben üstte Benedetta Caretta‘nın coverladığı şarkıyı daha çok seviyorum, Youtube kanalını da öneririm, şahane bir ses.

Telefonlarınız için Şahane Wallpaperlar

Bu adreste alttaki gibi pek çok fotoğraf bulabilirsin, neredeyse kusursuz fotoğraflar. Yüksek çözünürlüklü ve mobil uyumlu bu fotoğrafları ücretsiz indirip kullanabilirsin.

Birbiriyle Uyumlu Fontlar

Estetik hayatın her yerinde olmalı, bir yazı yazarken, bir sunum hazırlarken… Bu estetiği sağlarken de abartıya kaçmamalı, sadeliği sağlamaya da devam etmeliyiz. Dolayısıyla hazırladığımız şey ne olursa olsun (Web sitesi, sunum, banner, instagram story…) iki font, yani bir çift font yeterli olacaktır. Eğer bu fontları bulmakta zorluk yaşıyorsan, sana yine bir öneri sitem olacak: https://reliablepsd.com/ultimate-google-font-pairings/

Sarı kısımda iki fontu görüyoruz, büyük kısım Oxygen, alttaki küçük font da Noto fontu. Dolayısıyla birbiriyle uyumlu bir sürü font seçeneğini bulabilir, Google fontu olduğu için de ücretsiz kullanabilirsin.

Fotoğrafınızdan Karikatür Yapın

Bu tip uygulamalar eğlenceli, belki profil fotoğrafı olarak bile kullanmak istersin. Adresimiz https://imagetocartoon.com/ Fotoğrafı yüklüyorsun, çeşitli karikatür seçeneklerinden istediğini seçiyorsun.

Bu sefer biraz uzun oldu ama umarım faydalı olmuştur, bültende olması gerektiğini düşündüğün şeyleri, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:

twitter.com/tahiryildiz

instagram.com/tahiryildiz

Sevgiler.

Tahir

0 Shares:
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like