Yeni bir Cuma gününden, 14. sayıdan merhaba. Küçüklüğümden beri 7 ve katlarının şans getirdiğine inanırım o nedenle bu sayı da şans ve güzellikler getirir umarım hepimize.
Bu hafta emailde bulacakların:
Kuralları Yık – Kendi Oyununu Oyna
Girişimcilik Rüyası – Overrated mi?
Kolay Grafik Yapma Aracı
Haftanın Videosu
Haftanın Tweeti
Güzel Arkaplan Resmi Hizmeti :)
Haydi başlayalım.
Kuralları Yık – Kendi Oyununu Oyna
Çok yerde var bu başlık değil mi, cesaretlenmek için, destek bulmak için, bazen sadece bir kişisel gelişim klişesi olarak… Ben yine kendi tecrübelerim üzerinden bazı çıkarımlar yaparak ilerleyeceğim, bakalım katılacak mısın?
Her Şey Olacağına Varır
En sık duyduğum sözlerin herhalde başında geliyor, zaten ne yaşanacaksa yaşanacak. Hatta belki hatırlarsın Lost dizisinde bile vardı bu konu, John Locke’ın sözleri hani “Supposed to be” ile başlayan bir sürü cümle kurardı kaderci amcamız. Çalışmaya ve plana inanıyorum, her ne kadar hayatın her alanında bilinmezlik olsa ve planlarımız gerçekleşmese de plansız yaşanan bir hayatta başarılı olabilineceğine dair inancım az. Ha olmaz mı, tabii ki olabilir, şansının yaver gittiğini söyleyen pek çok insan var ama çalışmadan, “Amaaaan her şey olacağına varır” cümlesi bence gereğinden fazla söyleniyor. Sen çalış, elinden geleni yap, sonra yine her şey olacağı yere varsın, altını doldur.
Her Şeyi Bilen Olma, Her Şeyden Az Az Bil
Ben üniversitedeyken Endüstri Mühendisleri için söylerdik bunu biraz da küçümsercesine, bence içinde kıskançlık olan bir küçümseme. Çünkü diğer mühendislere göre dersleri daha kolaydır, daha çok sözel ve yönetime yönelik eğitim alırlardı, şimdi nasıl bilmiyorum tabii ama her şeyden az az biliyorlar diye de anlatırdı herkes birbirine.
Ben şunu gördüm hayatta, her şeyden az az bilerek başlamak ve biraz yılların o şekilde geçmesi ve sonra arkasından uzmanlık kazanmak daha avantajlı. Tek bir uzmanlık dalınız olduğunda onun içerisine ve o sektöre sıkışıp kalabiliyorsun fakat “Generalist” olursan daha dağınık işlerde çalışıp esas kendini bulabiliyorsun, en azından benim hayatımda böyle oldu. Sadece benim kendimde gördüğüm bir eksik yönden bahsedeyim bu noktada, generalist olacağım derken dağınıklığa da meydan verme, bu konsantrasyonun da dağılmasına neden oluyor ki hayatta boş dolaşmak diyorum ben buna, hiç önermem. İnsan varlığının nedenini, hayatta neler yapmak istediğini net şekilde söyleyebilmeli diyorum, özellikle 30 yaşından sonra.
Çok Soru Sorma
Küçükken duydun mu bu lafı? Ben duymadım ama etrafımda olduğunu çok görüyorum. Çocukları bilirsin, özellikle 5-6 yaşlarından sonra sürekli sorarlar: “Neden bunun adı masa?” , “Dinozorlar ne zaman yaşamış?” , “Rakamlar neden var?” gibi gibi türlü sorular duyarsın. Hepsinin nedeni merak, dünyayı algılama isteği, daha çok öğrenmek, öğrendiklerine göre hayatı şekillendirmek. Zamanla “Çok soru sorma”larla, “Yeter artık Berkacan, kaç kere verdim sana cevabını” ile devam eden cümleler hem popüler ağızla çocukluk travmaları yaşatırken hem de en önemli silahlarımızdan birini, merak duygumuzu elimizden alıyor. Sen sen ol soru sormaktan korkma, bilmiyorum diye düşünürler mi diye de düşünme, hiç kimse soru sorduğu için suçlu olmaz, soru sormadığı için olur.
SGK’lı Bir İş Bul
Türkiye şartları malum değil mi? KPSS’ye gir, memur ol, düzenli bir maaşın olsun, evlen, çoluk çocuğa karış. Hiç düşündün mü: Mutluluk bize çizilen bir yol mudur? Bu yoldan gidenlerin mutlu olma şansı daha yüksek midir? Bu soruların cevabı bilinmez, ben yine yaşadıklarımdan yola çıkıyorum, her ne kadar şu anda üsttekilerin hepsini yapmış ve bazılarından vazgeçmiş biri olsam da gerçek mutluluğun insanın ne aradığına bağlı olduğunu düşünüyorum. Kimisi mutluluğu parada, kimisi huzurda, kimisi iş arkadaşlığında yani sosyallikte buluyor. Kişisel değerini bul, hangi değer olmazsa yaşayamazsın, mutlu olamazsın? Şu linkte senin için bir liste buldum, ingilizce ama idare eder sanıyorum.
Şimdi Biriktir, Sonra Harca!
Para ile her insanın ilişkisi farklı olsa da pek çok noktada “Şimdi” yi kaçıranlar olduğunu görmek beni üzüyor. Şu alttaki görseli bilirsin değil mi?
Çok çok doğru bir görsel: Küçükken zamanın ve enerjin çoktur ama paran yoktur, orta yaşlarda paran ve enerjin vardır ama zamanın yoktur, ilerleyen yaşlarda da zamanın ve paran olsa da enerjin yoktur. Dolayısıyla bu gerçekliği gözardı ederek yaşadığımızı düşünüyorum, bu emaili okuyanların %95’i orta yaşlarda, dolayısıyla ey okuyucu, biliyorum zamanın yok ama kendine zaman ayırmalısın, hobilerin olmalı, para harcadığın boş işler olmalı, sürekli kendine bu parayı neden harcadığını ispatlar halde olmamalısın.
Mütevazı Ol
Genelde anne babalarımızdan duyduğumuz bu söz bence artık güncelliğini yitirmiş durumda, pazarlama özellikle son 20 yılda kendinden çok söz ettiriyor. Sen de kesin fark etmişsindir, ürün kötü olsa da duyurumu çok iyi olduğunda satıyor, benzer şekilde düşünebilirsin. Bir işi yapmak için emek harcadıysan, başarılı olduğunu düşündüysen, neden bunu içinde tutasın ki? Tabii burada burnu büyüklük veya şımarıklıkla karışmasın, ama mütevazı olmak, hele ki iş yaşamında hiç çalışmıyor.
İyi Bir Üniversiteden Mezun Ol
Son yıllarda artık üniversite okumanın gerekliliği her yerde sorgulanıyor, ben de sorguluyorum. 4 senemizi gerçekten bu işe harcamalı mıyız, o 4 sene çalışmaya başlasak 4 senelik tecrübemizle eğitim alanın önüne geçebilir miyiz, gerçekten 4 senelik öğrenime gerek var mı gibi soru işaretleri var. Bir yandan da okul veya üniversite sadece öğrenim yeri değil, sosyalleşiyoruz, yalnız yaşamayı öğreniyoruz, hayatla tanışıyoruz. Dolayısıyla artılar ve eksiler var. Yine de başlıktaki gibi iyi bir üniversiteden mezun olmak, hatta herhangi bir üniversiteden mezun olmak artık bir zorunluluk değil, hele ki yazılımcı, tasarımcı gibi uzaktan çalışmaya elverişli ve yatkın bir işin olacaksa iş daha da değişiyor.
Girişimcilik Rüyası
Girişimciliğin çok övüldüğünü düşünüyorum, sosyal medya tabiriyle overrated. Tam tersi şekilde de beyaz yaka olmanın da çok yerildiğini düşünüyorum. Bugün şöyle bir şey okudum, bu yazı da bu şekilde oluşmaya başladı:
Faladdin ve Binnaz Abla’nın kurucu ortağı Sertaç Taşdelen, girişimciliğin avantajlarını bir soru sorarak anlatıyor:
“Girişimci olmak dünyaya geliş amacımızı çok daha geniş bir perspektiften görmemizi sağlıyor. Gerçekten hayatta kalma dürtülerimizi, içgüdülerimizi ortaya çıkarıyor, bireyi zorluk ve çileyle sınayabiliyor. Mavi hapı alıp uyuşmaya devam etmek mi istersiniz yoksa kırmızı hapı alıp özgür olmak mı? 100 kere daha yaşasam, 100 kere daha girişimci olurum!”
Yine sana sesleniyorum ey okuyucu, bir işte çalışmak, beyaz yaka olmak gerçekten mavi hapı alıp uyuşmak mıdır? Herkes kırmızı hapı mı almak istiyor? Her girişim başarılı oluyor mu? Ya insanların o girişime cesaret edecek maddi gücü veya manevi gücü yoksa? Bu sorular yeterince cesur değil, zaten bu soruları soran girişim de yapamaz diyenler illa ki olacaktır ama ülke gerçekleri de ortada. Fikir oluşturmak, bunu bir ürüne veya servise dökmek ve pazarlamak dışarıdan göründüğü kadar kolay bir iş değil, beyaz yaka olmak da -bence- bu kadar kötü değil. Her iki tarafta da bulunmuş biri olarak söylüyorum, tabii ki artıları var eksileri var. Karar anında yine kendine sor bence: “Benim hayattan beklentim nedir?” Bu sorunun cevabı gideceğin yolu belirleyecek.
Kolay Grafik Yapma Aracı
Sunuma veya başka bir yer grafik mi eklemen lazım, bu site bunu çok kolay hale getirmiş, rakamları giriyorsun grafiği alıyorsun; mis.
Line Graph Maker | Create a line chart for free — linegraphmaker.co Line graph maker online. Create a line graph for free with easy to use tools and download the line graph as jpg or png file. Customize line graph according to your choice.
🎸 Haftanın Videosu
Şuna bayıldım, çok basit rakamlardan yola çıkarak ne kadar güzel ve tatlı şeyler çiziyor, çocuklara göre tam. Gösterin taklit etsinler :)
Haftanın Tweeti
Çok eğlenceli, çocukken arabalarını böyle birbirine vurmayan yoktur heralde, bu da onun büyükken yapılanı :)
Güzel Arka Plan Resmi İsteyenlere
İndirmeniz için lini buraya da koyuyorum: https://i.ibb.co/FVH7cfw/ang.png
Bugünlük bu kadar :) Bültende olması gerektiğini düşündüğün konuları, düşüncelerini benimle paylaşırsan çok sevinirim. Bu epostaya cevap yazabileceğin gibi sosyal medya kanallarından da bana ulaşabilirsin:
Sevgiler,
Tahir